Tekbir ne demektir?

Sözlükte “yüceltmek, büyük olduğunu kabul etmek” anlamındaki tekbîr dinî terim olarak “Allah’ın zâtı, sıfatları ve fiilleri itibariyle her şeyden yüce ve üstün olduğu” mânasına gelen “Allâhüekber” cümlesini yahut bunu söylemeyi ifade eder. Tekbir başta namaz olmak üzere birçok ibadetin rüknü veya tamamlayıcı öğesidir. Allah’ın adını yüceltme emri peygamberliğin ilk günlerinde nâzil olan, “Ey örtünüp bürünen, kalk ve uyar! Sadece rabbinin büyüklüğünü dile getir” meâlindeki âyet yanında (el-Müddessir 74/1-3) tevhid inancının bir parçası olarak diğer birçok âyette de geçer (meselâ bk. el-Bakara 2/185; el-İsrâ 17/111; el-Hac 22/37).

اَللهُ أَكْبَرُ، اَللهُ أَكْبَرُ، لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَاللهُ أَكْبَرُ، اَللهُ أَكْبَرُ وَ لِلهِ الْحَمْدُ.

Allah büyüktür. Allah büyüktür. Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. Allah büyüktür. Allah büyüktür. Hamd Allah’a mahsustur.

Tehlil ne demektir?

Yeni ay görünmek, yağmur şiddetli yağmak, sevinmek ve bağırmak anlamındaki "h-l-l" kökünden türeyen ve sözlükte, bir işten geri durmak, düşman üzerine atılıp sonra korkudan kaçmak anlamına gelen tehlil, din istilahında, (Allah'tan başka ilah yoktur) anlamındaki "la ilahe illallah" tevhit cümlesini söylemeye denir.

Dini, tevhit esasına dayanan bir dindir. İmân ve islâm'a bu tevhit cümlesini söylemek ve ifade ettiği manayı tasdik etmekle girilir. Bu tevhit cümlesinin zımnında "Muhammedür Rasûlüllah" cümlesi de vardır. Her iki cümle de Kur'ân'da geçmektedir; "Lailahe illallah" cümlesi Saffat sûresinin 35 ve Muhammed sûresinin 19. âyetlerinde, "Muhammedü'r Rasûlüllah" cümlesi ise Fetih süresinin 29. âyetinde geçmektedir.

لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ.

Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. O tektir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Mülk ona aittir. Hamd ona mahsustur. O’nun her şeye gücü yeter.

Tesbih ne demektir?

Sözlükte “suda hızla yüzüp mesafe almak” mânasındaki "s-b-h" kökünden türeyen tesbih kavramı, din ıstılahı olarak: "Subhanallah" (Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim) demek ve namaz kılmak" (Tâ-hâ, 20/130, Rûm, 30/17) anlamına gelir. Arap dilinde tesbih; bir şeyi tazim ederek kötülüklerden ve noksanlıklardan tenzih etmek demektir.

"Sübhanallah", eş ve çocuk isnadı, zulüm, âcizlik, ortağı bulunma vb. ilahlıkla bağdaşmayan her türlü noksan sıfatlardan Allah'ı tenzih ederim, demektir.

Kur'ân'da bu kavram çeşitli formlarda 92 âyette kullanılmış ve bu kavramla bütün meleklerin (A'râf, 7/206), müminlerin (Secde, 32/15), akıllı insanların (Al-i İmran 3/191), göklerde ve yerde bulunan her şeyin (sra, 17/44) Allah'ı tesbihleri söz konusu edilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de seksen dokuz yerde geçen “sebh” kavramı ikisi Mekkî, beşi Medenî yedi sûrenin (İsrâ, Hadîd, Haşr, Saf, Cum‘a, Tegābün, A‘lâ) başında farklı şekillerde yer alır. Bu sûrelerden Mekke’de nâzil olan İsrâ ve A‘lâ dışındakiler “Müsebbihât” diye anılır. 

İnsanların tesbihi gibi meleklerin tesbihi de, sübhanallah diyerek Allah'ı takdis ve tenzih etmek (Müslim, Zikir, 84) ve namaz kılmaktır (Taberi, 1, 1/211).

سُبْحَانَ اللهِ، وَالْحَمْدُ لِلهِ، وَلَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ ، وَاللهُ أَكْبَرُ، وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ.

Allah, her türlü noksandan uzaktır. Hamd Allah’a mahsustur. Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. Allah büyüktür. Bütün güç ve kuvvet, şanı yüce olan Allah’a aittir.

سُبْحَانَ اللهِ وَ بِحَمْدِهِ، سُبْحَانَ اللهِ الْعَظِيمِ.

Allah, her türlü noksandan uzaktır. Ona hamd ederim. Yüce Allah her türlü noksandan uzaktır.

Editör: Hüsne Yılmaz