Ümmü Râfi Selmâ'nın hayatı

Ümmü Râfi Selmâ radıyallahu anhâ  Peygamberimiz (sas)’ e ve ailesine özel hizmetleriyle tanınan bir hanım sahâbi!..

Ebelik ve hemşirelik yapmasıyla meşhur olan Ümmü Râfi Selmâ’nin ne zaman Müslüman olduğu hakkında kesin bilgi olmasa da ilk Müslümanlardan olması muhtemeldir. Nitekim o, Ebû Cehil'in Resûl-i Ekreme yaptıklarını, avdan dönen Hamza'ya haber vererek onun Müslüman olmasına ve yeğenine sahip çıkmasına vesile olmuştur.

Peygamber Efendimiz (sas) amcası Abbas’ın Müslümanlığını ilan etmesiyle hizmetinde bulunan Ebû Râfi’yi âzat etti ve Hz. Selmâ ile evlendirdi. Bu evlilikten Râfi‘, Hasan, Ubeydullah (Abdullah), Mu‘temir (Mugīre), Ali ve Selmâ adlarında altı çocukları doğdu.

Hz. Selmâ, bu evlilikten doğan ilk oğluna nispetle Ümmü Râfi künyesi ile anılmaya başlanmıştır.

Çocuklarından Ali’nin adı Hz. Peygamber (sas) tarafından verilmiştir.(İbn Hacer, el-İṣâbe, III, 81)

Oğlu Ubeydullah Hz. Ali’nin katipliğini yapmış ve onun soyundan birçok hadis râvisi gelmiştir. 

Ümmü Râfi , Peygamber Efendimiz (sas)’in bütün çocuklarının ebesi ve sütannesi olmuştur. Hz. Selma, Cennet Efendilerinin seyyidi, Hz. Fâtıma (r. anhâ)’nın iki oğlu Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (r.a) Efendilerimizin dünyaya teşriflerinde doğumlarında hizmet etmiştir. Aynı şekilde Fahr-i Kâinat (sas) Efendimizin oğlu İbrahim’in doğumunda da Mâriye annemize hizmet ederek ebelik yapmıştır . Hz.Selmâ, Hz. İbrahim doğduğunda durumu hemen eşi Ebû Râfi'e bildirdi. Ebû Râfi‘ Resûl-i Ekrem (sas)’e bir oğlu dünyaya geldiğini müjdeleyince Hz. Peygamber (sas) ona bir köle hediye etti.  Hz. Enes'in aktardığına göre, sabah olduğunda Allah Resûlü (sas), “Bu gece bir oğlum oldu. Ona atam İbrâhim"in ismini verdim.” buyurdu.

Ümmü Râfi‘ Resûl-i Ekrem’in vahiy yoluyla Zeyneb bint Cahş ile evlendirildiğini Hz. Zeyneb’e müjdeleyen kişidir.

Ümmü Râfi‘, Hz. Fâtıma’nın vefatı sırasında yanında bulunmuş, onun teçhiz ve tekfin işlerinde görev almıştır.

Bir gün Ümmü Râfi, Resûl-i Ekrem'den özel bir tavsiye istemis, Allah Resûlü de ona "Namaz için her kalktığında on kere tesbih, on kere tahmid, on kere tehlil, on kere tekbir, on kere istiğfar söyle. Zira her bir seferinde Allah 'Bu benim içindir' der, bağışlanma dilediğinde de 'Bağışladım' der" buyurmuştur." (Taberâni,  el Mu'cemu'l- kebir,XXXIV,302)

Bir kadının hapsedip yemek vermediği, başka seyleri yemesine de müsaade etmedigi bir kedi yüzünden azab edileceğine dair hadis de Ümmü Râfinin naklettigi ri-vavetlerdendir." 

Resûlullah ile Hz. Fâtıma’dan rivayetleri bulunan Ümmü Râfi‘den torunları Ubeydullah b. Ali ile Abdurrahman hadis nakletmiştir. Ondan gelen rivayetlerin bir kısmının tıbba dair oluşu ebelik ve hemşirelik yapmasıyla ilgili olmalıdır. Taberânî, Ümmü Râfi‘den nakledilen ikisi mükerrer on üç rivayete yer vermiştir (el-Muʿcemü’l-kebîr, XXIV, 297-302).

Ümmü Râfi‘in ölüm tarihi bilinmemekle beraber Resûlullah’ın vefatından sonra bir müddet yaşadığı anlaşılmaktadır. Nitekim Hz. Hasan ve Abdullah b. Abbas gibi genç sahâbîlerin ondan Hz. Peygamber’in sevdiği bir yemeği yapmasını istemeleri üzerine, “Evlâtlarım, siz bugün o yemekleri beğenmezsiniz” demiş, sonra kalkıp biraz arpa öğütmüş, öğüttüğü arpayı savurmuş ve ondan ekmek yapmıştır. Katık olarak da zeytinyağı koymuş, üzerine karabiber serpip, “Resûlullah bunu severdi” diyerek onlara takdim etmiştir.

Editör: Hüsne Yılmaz