Havz-ı kevser

İslamî literatürde havz, âhirette Hz. Muhammed (s.a.s)’e tahsis edileceği bildirilen çok büyük bir havuzu, kevser de yine Resûlullah’a ayrılan, bütün cennet ırmaklarının kendisinden doğduğu büyük bir su kaynağını veya nehri ifade eder. Arapçada ayrı ayrı kullanılan bu iki kelime Türkçe’de havz-ı kevser şeklinde tek bir terime dönüşmüştür. Kur’an’da havz kelimesi geçmezken, kevser ise aynı adla anılan surede (Kevser, 108/1) bir defa zikredilmektedir. Kıyamet gününde diğer peygamberlerin de havuzlarının bulunacağını, onların havzın başına gelecek ümmetlerinin çokluğu ile övüneceklerini, Hz. Peygamber’in de kendi havzına gelecek ümmetinin diğerlerininkinden fazla olacağını ümit ettiğine dair rivayetler vardır. (Tirmizî, “Ṣıfatü’l-ḳıyâme”, 14; Taberânî, VII, 212) Muhtelif rivayetlerde söz konusu nehir, etrafı incilerle örülmüş kubbelerle çevrili, suyu gümüşten beyaz, miskten daha hoş kokulu, baldan tatlı gibi özelliklerle tanıtılır. (Buhârî, “Riḳāḳ”,53)

---

İlkgüz Başlangıcı.
Rusya ile Edirne Antlaşması İmzalandı. (1829)
4. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in Vefatı. (1966)

---

Bir iyiliği açıklar veya gizlerseniz yahut bir kötülüğü affederseniz şüphesiz Allah da ziyadesiyle affedicidir; O her şeye kâdirdir. (Nisâ, 4/149)

Editör: Ammar Esenkal