Allah’ın elçisi, peygamberlikle görevlendirilmeden önce ahlâkı ile toplumda güven kazanmış ve “Muhammedül-Emin” (Güvenilir Muhammed) nitelemesine layık görülmüş bir insandı. İlk vahiyle muhatap olmanın verdiği heyecan ve telaşla Hira’dan döndüğünde eşi Hz. Hatice onu şu cümlelerle teselli ediyordu: “Sen akrabayı gözetirsin; muhtaç olanların bakımını üstlenirsin; aç ve açıkta olanı koruyup kollarsın; misafire ikram edersin ve musibete maruz kalanlara yardım edersin”. Bu cümleler âdeta Allah Teâlâ’nın Elçisi’nin ahlâkına övgüyle şahitlik ettiği “Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” (Kalem, 68/4) âyetinin tefsiri niteliğindeydi. Güzel ahlâkı yeryüzüne hâkim kılma onun peygamber olarak gönderiliş sebeplerinden biriydi. Hz. Peygamber, kendisinden önceki peygamberler zincirinin insanlığa öğrettiği güzel ahlâkı tamamlamak için gönderilmişti. Toplumda var olan ancak zamanla küllenmiş, yok olmuş ya da bozulmuş değerlerin diriltilmesi veya yerine yenisinin getirilmesi görevini üstlenmişti. En güvenilir elçinin ümmeti olan bizler de onun örnek ahlâkı ile kendimizi süslemeliyiz.

SÖZÜN ÖZÜ

Bir kimse bütün ilimleri kendinde toplasa Allah Teâla’nın rızasına uygun hareket etmedikçe kurtulamaz.

Molla Camî

İyilik her şeyi yener ama kendisi asla yenilmez.

Tolstoy

Editör: Mehmet Çalışkan