İslâm’da hukukî düşüncenin ve ictihad anlayışının gelişmesinde önemli bir payı olan İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe, mîlâdî 80/699 yılında Kûfe’de doğdu. Haktan ve doğru yoldan ayrılmadığı için kendisine lakap olarak ‘hanif’ denmişti. (İbn Hacer el-Heytemî, el-Hayrâtü’l-Hisân, s. 32) O, gelişen şartlar ve dönemin fıkhi problemlerine karşı derinlemesine tahlillerde bulunmuş, fetvalar vermiş ve bizlere örnek bir âlim portresi çizmiştir.

Hakikati aramada son derece samimi ve hassas olan Ebû Hanîfe, başkalarının görüşlerine karşı hoşgörülü olmuş, derslerinde ve ilim meclislerinde herkese söz hakkı vermiştir. Farklı görüşleri sonuna kadar dinlemiş, öğrencilerini kendi kanaatini benimsemeye zorlamamıştır. Tartışma sonunda ulaştığı netice için de, “Bizim kanaatimiz ve ulaşabildiğimiz en güzel görüş budur. Bundan daha iyisini bulan olursa şüphe yok ki doğru olan onun görüşüdür” diyerek (Hatîb, XIII, 352) hak ve hakikat karşısında engin bir tevazu içinde olmuştur. Ebu Hanife bıraktığı eserleri ve şahsiyetinde göstermiş olduğu kişiliği ile ilimde örnekliğini devam ettirmektedir.

Ebû Hanîfe 150 yılının Şâban ayında (Eylül 767) Bağdat’ta vefat etmiştir.

Editör: Mehmet Çalışkan