Uzun zaman oldu senden ayrılalı, hem de çok uzun…

Sana bir türlü söyleyemediklerimi, kelime kelime biriktirdim içimde.

Bana ayırdığın mutlu zamanlarda yaptım tüm bunları. Bazen umudunu yitirebiliyor insan, elinin üstüne bir el, omzuna bir merhamet dokunsun istiyor.

Gecenin boğuk sesinde kaybolmaktayken gündüzün serinliğine beni de sen çıkarmıştın.

Sen üşüyenle üşürken, öksüzün ve yetimin eksik yanlarını sabırla tamamlarken, yine yüreğime dokunmuş, kahramanım olmuştun.

Bunu bil istedim.

Ailece içine düştüğümüz çaresizlikten, gördüğümüz yıkılışlardan yüreğim tutuşmuşken, gözyaşında hiçbir utanç olmadığını, merhametli yüreğinle sen söylemiştin bana.

Kırılan yerlerim seninle iyileşmişti.

Âlimler yeryüzünün kandilleridir, buyurmuş ya Hz. Resul (s.a.s.). İşte öyleydin.

Işığım oldun; içime çöreklenen umutsuzluk seninle sayfa sayfa kayboldu.

Yol göstericimdin, arayışlarımın yol başlarında sen vardın. Gönlümün nuruydun, ruhumun asıl vatanını da senden öğrendim.

Nereden geldiğimi, nereye gideceğimi, ne olacağımı...

Dünyamı sözcüklerle ilmek ilmek dokurken, asıl derdinin merhametle yoğrulmuş, iyi insan yetiştirmek olduğunu yeni anladım, bunu da bil istedim.

Editör: Mehmet Çalışkan