Diyanet Haber Koordinatörlüğü, 81 ilde "Diyanet Haber Temsilcisi" olarak görev yapan personele yönelik, "İstişare Toplantısı" düzenledi.

Kovid-19 tedbirleri doğrultusunda çevrimiçi gerçekleştirilen toplantı kapsamında 81 ilde "Diyanet Haber Temsilcisi" olarak görev yapan personelle bir araya gelen Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Mustafa Irmaklı, "İletişim Çağında İyilik Mücadelesi" konulu konferans verdi.

- İyilik mücadelesi, insanın varoluş gayesidir

"İyiliğin habercilerine" seslenen Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Irmaklı, şunları kaydetti:

"İyilik mücadelesi insanın varoluş gayesidir. Modern çağın, iletişim çağının, bilişim çağının, teknoloji çağının, dünyanın küçüldüğü, her şeyin her yere taşındığı bu çağın en büyük krizi esasında budur. Bizler modern dönemde krizlerle yatıp krizlerle kalkıyoruz. Ekonomik krizler, siyasal krizler, çevresel krizler, küresel bir salgın ve sağlık kriziyle iç içeyiz. Tüm bunların temelinde esas problem, modern dünyada insan varoluş gayesini yitirmek üzeredir. Anlamı kaybetmiştir. Anlamı kaybedince ahlakı kaybetmiştir. Anlamı kaybedince ahlakı muhafaza edememiştir."

- Anlamı ve ahlakı kaybeden insanlık, yeryüzünü yaşanmaz hale getirmiştir

Anlamı ve ahlakı kaybeden insanlığın, yeryüzünü yaşanmaz hale getirdiğine dikkati çeken Irmaklı, "Biz, ayeti kerimeden hareketle 'insanın yaratılış gayesi Allah'a kulluktur' deriz. Peki Allah’a kulluk nedir? Aliye İzzet Begoviç der ki 'Mümin için yaşamanın iki temel gayesi var.' Kur'an-ı Kerim baştan sona bize iki temel husustan bahseder; iman ve salih amel. Alemlerin Rabbi'ne samimiyetle iman etmek ve yeryüzünde iyilik etmek, iyiliğin peşinde koşmak. İnsanın gayesi budur. İnsanın değeri budur. İnsanın eşrefi mahlûkat olmasının, halife kılınmasının nedeni budur. Kainatın insanın emrine amade kılınmasının nedeni de budur. Dolayısıyla insanın yeryüzündeki gayesi, Alemlerin Rabbi'ne hakkıyla iman etmek ve iyiliğin peşinden koşmaktır. Allah’a itaat, mahlûkata merhamet etmektir. Mesleği ne olursa olsun, alanı ne olursa olsun, yaşadığımız coğrafya, hayat tarzımız ne olursa olsun hepimizin ortak gayesi; yeryüzünde adaletin, iyiliğin yayılması için çalışmaktır." diye konuştu.

- Yeryüzüne iyiliği taşıyacak olan Müslümanlardır

Kur’an-ı Kerim'de iyilikten bahseden ayet-i kerimeler olduğunu anımsatan Irmaklı, "İyilikte yarışmak, iyilikte bir olmak, iyiliği güçlendirmek için bir olmak' gibi. İyilik dediğimiz şey hayatın içinden olan şeylerdir. İyilik, yüzünüzü doğuya batıya dönmek değildir. İyilik sadece belli ibadetlerden müteşekkir de değildir, iyilik şekilden ibaret de değildir. İyilik; Allah’a hakkıyla iman etmek, sevdiği şeylerden infak etmek, yakınla, akrabayla yakından ilgilenmek, yaşadığımız çevreyi daha iyi hale getirmeye çalışmak, duyarlı olmak, kimsesize yardım etmek, yol göstermek, ufuk vermek, destek olmaktır. Tüm bunlar Müslümanlar için bir lüks değil, ekstra değil, bir mecburiyettir, bir zorunluluktur. Çünkü yeryüzüne iyiliği taşıyacak olan Müslümanlardır." dedi.

- İnsanlığın gönül fotoğrafına bakalım

İnsanlığın gönül fotoğrafının iyi çekilmesi gerektiğinin altını çizen Irmaklı, "İnsanlığın gönül fotoğrafına bakalım. İletişim, ulaşım, uzay çağında yaşıyoruz ama bugün dünyadaki 8 milyar insanın 6 milyarı mutsuz, umutsuz, huzursuz, geleceğine yönelik karamsar. Teknolojinin alabildiğince ilerlemesine rağmen, insanın umudunun alabildiğince zayıfladığını görmekteyiz. Demek ki tek başına iletişim, ulaşım yeterli değil. Bu imkanların nasıl kullanıldığı önemli. Biz iletişim çağının bu imkanlarını iyilik için kullandığımızda elbette ki insanlık için nimete ve rahmete dönüşecektir. Bu imkanları iyi kullanamazsak, o zaman bu imkanlar ayrıca bir sıkıntının aracı haline gelecektir." değerlendirmesinde bulundu.

- Bu çağın mücadelesi dijital mücadeledir

"İletişimin içerisinde, bilişimin içerisinde temel gayemiz; İslam’ın barış, esenlik ve güvenlik mesajlarını yeryüzüne taşıyabilmektir." diyen Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Irmaklı, şöyle devam etti:

"İnsan derdi kadardır. İnsanın derdi ne ise insanlığı da o kadardır. Biz derdi olan bir topluluğuz. Bizim derdimiz, gayemiz; istiyoruz ki yeryüzünün her yerinde iyilik egemen olsun. İslam’ın esenlik çağrısı insanlığı kuşatsın. Ana gayemiz bu ve bunun için çalışıyoruz. Bu anlamda bizim gücümüz imkanımız ne? Bizim en büyük imkanımız sözümüzdür, klavyemizdir. Peygamberlerin en büyük imkanı vahiydi. Bu çağın mücadelesi dijital mücadeledir. Dijital platformların insanlığa yön verdiği bir çağda yaşıyoruz. Hakikat şudur ki biz bugün derdimizi, inancımızı, İslam’ın güzelliklerini bütün insanlarla paylaşma gücüne, imkanına sahibiz. Dijital platformlar bu işin en iyi zeminidir, yoludur. Bunun için ne yapmak lazım; kesinlikle kalbimizdeki niyetimiz, gönlümüzdeki derdimiz peygamberlerin derdi olmalı."

- Gayemiz reklam değil iyiliği duyurmak

Irmaklı, "Bizim gayemiz sadece popüler olmak, şöhret olmak, flaş olmak, önde olmak, bilinir olmak, görünür olmak değil, bizim gayemiz, insanlığın iyiliğine katkıda bulunmak. Bunun için iyinin ne olduğunu bilmek, bilgi sahibi olmak zorundayız. İslam’ın bilgisi, çağın bilgisi, dijital dünyanın bilgisi. Biz bilgi çağında yaşıyoruz, bilgiye ulaşmak alabildiğince kolaylaştı. Siz herhangi bir konuda bir arama motoruna bir kelime yazdığınızda önünüze yüzbinlerce dosya çıkacaktır. Bilgiye ulaşmak inanılmaz derecede kolaylaştı ama doğru bilgiye ulaşmak alabildiğine zorlaştı. Bilgi atmosferi içerisinde doğru bilgiyi seçebilmek, doğru bilgiyi kullanabilmek, büyük bir gayret, dikkat ve birikim gerektiriyor. İyiliği peşinde olanlar, önce iyiliğin bilgisini çok net bir şekilde elde etmesi gerekir. Bizim alabildiğince iletişimle, çağla ilgili riskler okumamız lazım, alanın riskleriyle ilgili kitaplar okumamız lazım." tavsiyelerinde bulundu.

- Umudunu kaybetmek üzere olan bir insanlıkla karşı karşıyayız

İnsanlığın umuda, iyi şeyler duymaya ihtiyacı olduğunu vurgulayan Irmaklı, "Kalpten kalbe giden bir yol hakikaten vardır. Dolayısıyla bizim bunu kendi hayatımıza taşımamız lazım. Sonra da bunu yeryüzünde insanlara taşımak lazım. Bulunduğunuz yerde iyi bir haberin yapılması basit bir şey değil. İnsanların bugün dünyada iyi şeyler olduğunu görmeye, duymaya ihtiyacı var. Çünkü umudunu kaybetmek üzere olan bir insanlıkla karşı karşıyayız. İyi şeyler görmek, iyilikle karşılaşmak, iyi haberler okumak, iyiliklerin olduğunun farkında olmak insanların umudunu, heyecanını artıracak, insanların hayata bakışına motivasyon sağlayacaktır. Cinayet, cinnet, şiddet, korku, endişe haberleriyle kuşanmış insanlık; buhranlı, karanlık, endişeli. İnsanın bu atmosferden kurtulması için iyi şeyleri duyması lazım. Elbette İyi şeyler de oluyor toplumda, güzel şeyler de oluyor. Biz iyi şeyleri, güzel şeyleri, olumlu şeyleri, insani değerleri yaklaştıracağız ki insanlar o kötülük sarmalına hapsolmasın, bunalımlarla kuşatılmasın. Bu hakikaten önemlidir. Öyle ki bu, yapılan iyiliğin afişe edilmesi, ilan edilmesi değil. Bugün geldiğimiz noktada insanların kendi mahallesinde, kendi şehrinde, ülkesinde, dünyada iyi şeylerin olduğunu bilmeye ve görmeye ihtiyacı var. Umuda ihtiyacı var. İyiliğin haberlerini yaparken de duyururken de bunu güzel bir metotla yapmak önemlidir." ifadelerine yer verdi.

- İyiliğin temsilcileri ifsat edenlerden daha çok çalışmak zorundadır

"Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et." ayet-i kerimesini hatırlatan Irmaklı, sözlerini şu tavsiyelerle tamamladı:

"Ayet-i kerimede geçen 'güzel sözle ve hikmetle' ifadesi tam bir habercilik dilidir. Bu dili kullanırken, iyiliği duyururken, öce bilgi sahibi olmak, bu bilgiyi hayata taşımak, güzellikleri insanlarla paylaşmak ve en önemlisi de 'iyiliğin temsilcileri', ifsat edenlerden daha çok çalışmak zorundadır. İyi şeylerin haberini yapanlar, kötülüklerin haberlerini yayanlardan daha çok çalışmak zorundadır. O zaman denge değişecektir. Güzellikleri yaygınlaştırmak için çalışanlar, ifsadı yayanlardan daha çok çalıştığı anda her şey değişecek, dünya güzelleşecektir."

Editör: Mehmet Çalışkan