Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Avrupa'da 2022'de 15 defa Kur'an-ı Kerim yakılırken Dışişleri Bakanlığı, 2023'te Batı Avrupa'da Kur'an-ı Kerim'e karşı 507 saldırı yapıldığını tespit etti.

Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılarda 447 ile Danimarka, Avrupa'da ilk sırada yer aldı.

Avrupa'da bulunan camilere 2022'de 34 saldırı düzenlenirken, 2023'te bu sayı 68 olarak tespit edildi. Almanya, 52 ile Avrupa'da camilere en fazla saldırı yapılan ülke oldu.

Bu yıl söz konusu saldırılarda görülen artış, Avrupa'da İslam karşıtlığının ulaştığı vahim düzeyi gösteriyor.

Bu saldırılar karşısında Türkiye, ikili düzeydeki faaliyetler kapsamında failler hakkında cezai işlemlerin başlatılması için diplomatik girişimlerde bulunuyor ve Türk vatandaşlarına hukuki destek sağlıyor.

İşlenen suçun düşünce özgürlüğüyle alakası olmadığı saldırıların yapıldığı ülkelerdeki karar alıcılara ve kamuoyuna anlatılırken; konuya kalıcı çözüm bulunabilmesi için İslam karşıtı eylemlerin suç sayılması konusunda diplomatik çaba harcanıyor.

Bu kapsamda Türkiye'nin girişimleri sonucunda Danimarka'da "dini toplumlar için özel önemi haiz metinlere uygunsuz şekilde muamele edilmesini" suç olarak tanımlayan yasa, 14 Aralık'ta yürürlüğe girdi.

İsveç'te de hükümet, bu tür saldırılara karşı gerekli önlemlerin alınması amacıyla bir Soruşturma Grubu oluşturdu. Malmö'de 2022'de düzenlenen Kur'an-ı Kerim yakma eyleminin faili Rasmus Paludan için "etnik ve ulusal gruba karşı tahrik" suçundan tutuklama kararı verildi. Iraklı Salwan Momika'nın, İsveç'ten sınır dışı edilmesi kararı alındı.

Çok taraflı platformlarda da girişimler devam etti

Türkiye, ikili faaliyetlerin yanı sıra çok taraflı platformlarda da bu konuda girişimde bulundu. Bu kapsamda Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası platformlarda İslam düşmanlığına karşı çabalara liderlik ediyor.

Bu çerçevede Kur'an-ı Kerim'e yapılan saldırıları kınayan bir karar, BM İnsan Hakları Konseyi 53. Oturumu'nda 12 Temmuz'da kabul edildi ve Kur'an-ı Kerim'e karşı saldırılar "dini nefret" olarak tanımlandı.

BM Genel Kurulu'nda, kutsal kitaplara yönelik her türlü şiddet eylemini uluslararası hukukun ihlali olarak değerlendiren bir karar da 25 Temmuz'da kabul edildi.

Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırıların dini nefret ve uluslararası hukukun ihlali olarak tanımlanması, bundan sonra atılacak adımlar için müktesebat oluşturuyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malezya Başbakanı Enver İbrahim ile 20 Eylül'de, BM 78. Genel Kurulu kapsamında, Müslümanlara ve kutsal değerlerine yönelik artan nefret, hoşgörüsüzlük, ayrımcılık ve şiddete ilişkin ortak açıklama yaptı.

Ayrıca Türkiye, İİT ülkelerinin ortak bir pozisyon alması için büyük bir çaba harcıyor. Bu kapsamda 18. Olağanüstü Dışişleri Bakanları Konseyi 31 Temmuz'da toplandı ve 21 Eylül'de düzenlenen İİT Dışişleri Bakanları Yıllık Toplantısı'nda Türkiye'nin çabaları sonucu ortak bildiri kabul edildi.

1-3 Mart 2024'te yapılacak Antalya Diplomasi Forumu'nda da bu konuya odaklanan özel bir oturum düzenlenecek. Bu kapsamda dünyanın dört bir yanından uzmanlar bir araya gelecek.

Kaynak: AA