Zor zamanlarda ortaya konan tavır ve kullanılan dil, hem kişiler hem de toplumlar için önemlidir. Tarihten gelen veya getirilen değerler özellikle bu zor zamanlarda daha da önem arz eder. Neredeyse iki aya yaklaşan İsrail’in Gazze üzerindeki katliamı karşısında kullanılan dil, silahlar kadar önem arz etmektedir. Yapılan zulmün hiçbir dayanağı olmadığı gibi işgalci olan bir toplumun yaptığı katliamlar karşısında söylenecek sözler de bir o kadar önemlidir.

Öncelikle bu duruma savaş demek ne kadar doğru? Bir tarafta her türlü gücü elinde tutan, ayrıca Amerika ve Avrupa’nın her anlamda desteğini alan İsrail, diğer tarafta ise yüzyıldır zulme uğrayan tecrit edilen mazlum bir halk. Bu arada İslam Ülkeleri din kardeşleri de nihayet toplanıp kınama kararı (!!! ) ile Filistinlilerin yanında olduğunu ilan etti. 

Esasında Rusya-Ukrayna savaşında batılı bir gazetecinin Batı’ya seslenerek lenler sarı saçlı ve mavi gözü" çıkışı kelimelerin arkasına saklanma ihtiyacı duymayacak kadar açıktı. Bu ırkçı söylem sağduyulu her insandan tepki gördü. Tarih bilinci toplumların can damarlarından birisidir. Başta Afganistan olmak üzere Müslüman coğrafyanın birçok yerinde yıllardır Müslümanlar öldürülüyor. Ama buna karşı çıkan ciddi bir Batılı kamuoyu, en azından bir dil yoktur. Yine Bosna’da Müslümanların yaşadığı acı ve zor günlerde modern (!!! ) batının nasıl da üç maymunu oynadığı herkesin hafızasındadır.

Öldürülen İsrailliler, ölen Filistinliler !!!

Filistin’de ve Gazze özelinde o coğrafyadaki Müslüman kardeşlerimizin karşı karşıya kaldığı zulüm son olarak yaklaşık kırk gündür devam eden zulüm ile tarihte eşine az rastlanan bir insanlık dramıdır. Bu işgal ve zulüm sürecinde de sadece bombalar değil, kelimelerle de Filistin’deki Müslüman kardeşlerimizi suçlamak ve suçlu göstermek için bir çaba vardı. Batılı bir haber kanalı "öldürülen İsrailliler, ölen Filistinliler" ifadesini kullanmıştı. Kelimelerle çaktırmadan İsrailli vatandaşların öldürüldüğü, ama Filistinlilerin ise sadece öldüğü gibi hiçbir ahlaki değerde yeri olmayan bir numara çekiyorlardı.

İnsani Ara !!!

Esir takası için silahlar sustuğunda en azından oradaki kardeşlerimizin nefes alabilmeleri adına sevindik. Bu durum ile ilgili olarak haberlerde "insani ara" ifadesi kullanılmış. Bu başlığı okuyan herkes herhalde şunu düşünür: esasında İsrail merhamet gösteriyor !!!  ve Filistinlilere fırsat verdiği vurgulanmaya çalışılıyordu.  

 Bu örnekler çoğaltılabilir. Filistine destek konusunu gevşetme adına yakın zamana kadar Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın gündemde olmadığını söyleyen akademisyenler bile oldu. Tarih boyunca bu topraklarda üç mescide karşı muhabbetimiz bambaşkadır. Biz mescid-i aksa’yı anarken "ilk kıblemiz" diye anarız. Bu sebeple çevresi mübarek kılınan o topraklara (İsra, 17/1) olan düşkünlüğümüze tarih şahittir. Sadece Kudüs şairi rahmetli Nuri Pakdil büyüğümüzün yazdıkları bile yeterlidir. Genç kuşak için hatırlatalım, 80 yılında Konya’da yapılan Kudüs mitingi İsrail yanlısı tüm dünyayı rahatsız etmişti.

Testi içindekini sızdırır sözünden hareketle esasında herkes kendi dünya görüşüne göre olayları değerlendirip kelimelere döküyor. Bizim için hem imanımızın getirdiği sorumluluk, hem de tarihin bize verdiği sorumluluk gereği mesuliyetimiz vardır. Her Müslüman diğer Müslüman kardeşlerine karşı sorumluluğunu Kur'an-ı Kerim ve sünnet çerçevesinde düşünmek zorundadır. Mevcut sınırlar ile değerlendiremez. Uçak gemilerini bölgeye gönderen Amerika kaç bin km uzaklıkta? Bu sebeple söyleyeceğimiz her söze dikkat etmeliyiz. Alınacak tedbirlerin müzakeresi ayrı bir konudur. Ama beni / bizi ilgilendirmez anlamına gelecek bir tavır bir Müslümanın imanı ile asla bağdaşmayacak bir durumdur.

Amerika dışişleri bakanı bu süreçteki İsrail ziyaretinde "Bugün sadece ABD Dışişleri Bakanı olarak değil, bir Yahudi olarak da buradayım." diyecek kadar zulme taraf olduğunu ilan etmişti. Sadece bu son katliamlarda yaşanan olayları yorumlarken değil, esasında toplumları ilgilendiren her olayda kullandığımız kelimelere dikkat etmeliyiz. Haber kaynaklarımız, duyduğumuz haberlerin doğruluğunu kontrol etmek, kullandığımız dilin bize ait olması gibi sorumluluklarımızı asla ihmal edemeyiz.

Başta sosyal medya hesapları olmak üzere İsrail’in katliamını makul gösterecek her paylaşım ağır bir vebaldir. Farklı hesap veya düşüncelerle hatta birilerine olan kızgınlığımız sebebiyle veya karşıtlığımızı Filistin’deki Müslümanlar aleyhine yazarak veya söyleyerek gidermek ise iki kere vebaldir. Bu günler elbette geçecektir. Her zulümde olduğu gibi Gazze’deki bu zulüm sebebiyle yüreğimiz yanıyor. Haber, bilgi ve sözü paylaşmanın ciddi bir konu, vebal ve sorumluluk olduğu ile bitirelim. Rabbimiz şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın." (Hucurât, 49/6)