Hayat, insanoğluna bahşedilen büyük nimet

Hayat, Yüce Rabbimizden varlık âlemine bahşedilen, kıymeti bilinmesi gereken en güzel ve en yüce armağandır. Rabbimiz, bizleri kendisini tanımaya, yaratılış gayesinin idrakinde bir hayat yaşamaya, ömür sermayesini en güzel biçimde bereketlendirmeye davet eder.

Bizi en güzel biçimde yaratan, akıl gibi üstün bir kabiliyetle donatan, sayısız nimetlerle yaşatan, varlık âlemini istifademize sunan Yüce Allah’ı tanımak, sevmek, O’na iman etmek ve canıgönülden bağlanmak, sorumluluk bilinciyle hareket etmek, şükran duygusu ile yaşamak, kulluk şuuru ile ibadet etmek insanlık onuruna yaraşır en güzel davranışlardandır. Bu nedenle Allah’a imanla müşerref olan bir Müslüman, yüce dinimizin emir ve yasaklarını her şeyin önünde ve üstünde tutmalıdır.

Geldi Çattı Ramazan

İslam dini, kişiyi hem bu dünyada bahtiyar kılacak hem de ahirette cennetle buluşturacak ibadetlerin ve salih amellerin, iyilik ve güzelliklerin neler olduğunu bize öğreten bir dindir. Nitekim yüce dinimiz İslam, ibadetlerin kişiye bir vakit bilinci kazandırdığına beş vakit namazla dikkat çeker. Nefsi terbiye etmeyi, sabrı kuşanmayı, secde birliği yaptığımız kardeşlerimizle soframızı paylaşmayı, bizlere bereket iklimi ramazan ayı ve oruç ibadeti ile öğretir. Rabbimizin sayılamayacak ikramlarına mazhar kılacak, hayatımıza bereket katacak bir ibadet olan zekâtla, vermenin hazzını tattırır. Bir insanın gözündeki ışığa, yüreğindeki sevince tanıklık etmemizi ister. Yoksulun, muhtacın, mağdurun hakkını teslim etmemizi, malımıza ve servetimize bereket katmamızı bizden bekler. Allah için verdikçe ne kadar da çok bolluk ve berekete kavuşacağımızı bizlere hatırlatır.

Sayılı Günler

Bütün iyiliklerin ve güzel alışkanlıkların daha da arttığı ramazan-ı şerif, hasretle yolunu beklediğimiz rahmet, mağfiret ve bereket iklimidir. Ramazan ayı hayatımızdaki nice güzelliklerin filizlendiği kutlu bir zaman dilimidir. Ramazan, oruç ibadeti ile arınmış bir bedene, Kur’an-ı Kerim ile huzura ermiş, saflaşmış bir ruha kavuşturan aydır. Rabbimiz, ramazan ayının değerinin iyi anlaşılması gerektiğine Kur’an’da “sayılı günler” nitelemesi ile dikkat çekmiştir. Bu ayda nice rahmet esintisi gizlenmiştir. Oruç ibadetinde inananlara nice kolaylıklar sağlanmış, birçok ihsanda bulunulmuş ve nice ikramlar sunulmuştur.

Ramazan-ı şerif, imanın, ibadetin, güzel ahlakın, ümmet bilincinin ve İslam kardeşliğinin pekiştiği müstesna bir zamandır. Müminin bir yandan Rabbiyle olan bağını, diğer yandan kardeşleriyle olan ilişkilerini gözden geçirdiği bir nefis muhasebesi dönemidir. Ramazan ayı, ömrümüzün en değerli hasat mevsimi, hepimiz için maddi ve mânevi açıdan yenilenme fırsatıdır. Müslümanlar için bir umut, heyecan ve uyanıştır. Ramazana kavuştuğu hâlde onun kadrini ve kıymetini bilmeyen kişi, çok büyük bir hazineden mahrum kalmıştır!

Sevgili Peygamberimizin İzinde Bir Ramazan Arzusu

Huzur iklimi olan ramazan ayında tövbe, istiğfar ve iyi niyetlerle bir başlangıç yapmak en doğru davranıştır. Her günü sahuru ve iftarıyla gönlümüzde huzur, yuvamızda bereket, vücudumuzda sıhhat ve afiyet sebebi olan oruçla geçirmek ne güzeldir. Zira tuttuğumuz oruçla sağlıklı olmayı; açlığa, susuzluğa, bütün sıkıntılara sabretmeyi; bir parça ekmeğe, bir yudum suya, Allah’ın verdiği bütün nimetlere şükretmeyi; nefsimizi terbiye etmeyi, irademizi kontrol etmeyi; yoksullara, çaresizlere, kimsesizlere, evsizlere yardım etmeyi; akraba, komşu, dost, tanıdık ve tanımadık herkesle imkânlarımızı, sofralarımızı paylaşmayı öğreniriz.

Ramazanda Kur’an ve sünnetin aydınlığında yol almak için bir mukabele, sohbet ve zikir halkasında yer almak, vakit namazlarını ve teravihi cemaatle kılabilmek en anlamlı tercihimiz olacaktır. Özellikle son on gününü Sevgili Peygamberimiz’den (s.a.s) miras olan itikâfta geçirmek, Rabbimize kullukta en güzel adım olacaktır.  Mübarek Kadir Gecesi’ni Kur’an’la, nefsimizi muhasebe ve tefekkürle, zikir ve tesbihle, ibadet ve itaatle geçirmek, bayram günlerine büyük bir sevinç ve manevi bir huzurla girmenin vesilesi olacaktır.

Ve Bayram Günlerine Ulaştık Elhamdülillah!

Bayram günleri, ramazan-ı şerifi eda eden kullarına Rabbimizin bir ikramıdır. Bugünler bayrama kavuşan bir mümin olmanın şükrünü ve sevincini gittiğimiz her yere ulaştırma zamanıdır. Bayram günleri, hürmet ve muhabbete, ikram ve izzete en çok layık olan anne babamızla, hayatın yükünü birlikte omuzladığımız, acı tatlı günlerimizin ortağı eşimizle, evimizin neşesi ve gelecek ümidimiz çocuklarımızla birlikte yaşama vaktidir. Aile büyüklerimiz ve akrabalarımızı, komşularımız ve dostlarımızı, hâl hatırlarını soracağımız hastalarımızı ve derdi olan kardeşlerimizi ziyaret vaktidir. İlgiye muhtaç yetimlerin, gariplerin, mağdur, mazlum ve kimsesizlerin yüzünü mütebessim kılma vakitleridir. Aramızdan ayrılan geçmişlerimizi, mübarek vatanımız için canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle yâd etme vaktidir. İslam beldelerinde özellikle Filistin’de, Gazze’de ve Doğu Türkistan’da zulme maruz kalan, darda ve sıkıntıda olan mümin kardeşlerimiz için el açıp yalvarma, duyarlılığımızı elimizdeki tüm imkânlarla daha çok gösterme vaktidir.

Hepimiz biliyoruz ki Allah’a kulluk görevimiz ramazan-ı şerif ile sınırlı değildir. Dolayısıyla bu ramazan ve her zaman, camilerimiz mümin yürekler ile dolup taşmalı, muhtaçların sofrası gözetilip daima donatılmalı, Allah yolundaki cömertliğimiz, fitre ve zekâtlarda olduğu gibi iyilik, infak ve tasadduk bilincimiz bir yıla yayılmalı, ramazanda kazandığımız güzel hasletler hayatımız boyunca devam ettirilmeli, ömrümüzün her anı kulluk şuuruyla geçirilmelidir. Evet, öyle bir ömür yaşanmalı ki ruhumuz gerçek anlamda bayram sevincini tatsın. Nihayet ahiret yurdunda sonsuz huzur ve mutlulukla buluşsun.

Rabbimizin rızasına, kullarının duasına erdiğimiz nice bayramlara!

Editör: Mehmet Öztürk