Hz. Peygamberimizin "Seyfullah" unvanı verdiği meşhur kumandan sahâbî, vahiy katibi Halid bin Velid kimdir?

Hicretten 35-39 yıl kadar önce (583-587) Mekke’de doğdu.

Soyu yedinci göbekten dedesi Mürre’de Resûl-i Ekrem’in soyu ile birleşir.

Babası Velîd b. Mugīre Kureyş kabilesi arasında seçkin bir kişiydi.

Annesi Lübâbe es-Suğrâ Esmâ bint Hâris, Hz. Abbas’ın karısı Ümmü’l-Fazl Lübâbe el-Kübrâ bint Hâris ile Hz. Peygamber’in (sas) hanımlarından Meymûne bint Hâris’in baba bir kız kardeşidir.

Hâlid’in mensup olduğu Kureyş kabilesinin Mahzûmoğulları kolu Hilfü’l-ahlâfa bağlı olmanın yanı sıra kubbe (savaş için para ve silâh toplanan çadır) ve “e‘inne” (süvari birliği) ile ilgili vazifeleri, ayrıca Kureyş’in süvari birliği kumandanlığını da üstlendiği için askerî gücü elinde bulunduruyor, aynı zamanda diğer Kureyş kabileleri gibi ticaretle meşgul oluyordu.

Hâlid bin Velid Mekke’deki her doğan çocuk gibi temiz ve sağlıklı bir iklimde yetiştirilmek üzere çöldeki bir ailenin yanına verildi.

Beş altı yaşına ulaşınca Mekke’ye ailesinin yanına döndü. Oğlunun yetişmesine büyük önem veren babası ona bütün Araplar’ın sahip olmak istedikleri kahramanlık, cesaret ve cömertlik gibi iyi hasletleri telkin etmeye, Mugıre soyundan gelen bir Mahzûmlu olduğunu ve bu soyla övünmesi gerektiğini zihnine yerleştirmeye başladı.

Kabilesinin yürüttüğü e‘inne vazifesinin bir gereği olarak ata binmeyi, ok, yay, mızrak, kalkan ve kılıç kullanmayı, süvari birliklerini sevk ve idare etmeyi öğrendi. Spor yaparak güçlü bir fiziğe sahip oldu.

Hâlid bin Velid bu yıllarda zaman zaman diğer Kureyşli zengin çocukları gibi ticaret kervanlarıyla Suriye, Irak, Medâin, Mısır ve Yemen’e gitti.
O yetişme çağında okuma yazma öğrenmiş ve müslüman olduktan sonra Hz. Peygamber’in (sas) kâtipleri arasında yer almıştır.

İslamiyeti Kabulünden Önce Halid B. Velid

Halid babasının ölümünün ardından iki yıl geçmeden savaşlarda kumandalık görevine yükselmiştir.

Uhud savaşı Halid bin Velid’in katıldığı ilk savaştır. Süvari birliğinin kumandanı olarak görev yapan Halid bin Velid Ayneyn tepesindeki okçular üzerine yaptığı hamleyle Müslümanların lehine devam eden savaşın seyrini değiştiren kişi olmuştur.

Hendek Gazvesi’nde de (5/627) Kureyş ordusunun süvari birliğinin başında bulunan Hâlid bin Velid zaman zaman hendeği aşmaya çalışmış Hz. Peygamber’in (sas) çadırı hizasındaki bölgeden şiddetli bir saldırıya girişmiş; ancak gece yarısına kadar devam eden bu saldırıdan bir sonuç alamamıştır.

Hâlid bin Velid Hudeybiye Antlaşması’ndan bir yıl sonra umretü’l-kazâ amacıyla Mekke’ye gelen Resûl-i Ekrem’le karşılaşmak istemediği için şehirden ayrılmıştır.

Halid Bin Velid nasıl ve ne zaman Müslüman olmuştur?

Halid bin Velid’i Müslüman olmaya sevk eden birçok sebep dile getirilmiştir. Peygamberimizin (sas) müşriklere karşı uyguladığı ve başarılı sonuçlar aldığı stratejileri, Müslümanların Hz. Peygambere (sas) bağlılığı gibi konular bu sebepler arasında yer almaktadır.

Halid b. Velid'in İslamiyet'i kabulüne en fazla etki eden iki olay ise şöyledir:

Hicretin 6. yılında (628) umre yapmak niyetiyle Hudeybiye’ye gelen Resûl-i Ekrem’i ve Müslümanları Mekke’ye sokmak istemeyen Kureyşliler, Usfân önünde bulunan Gamîm adlı tepeye yerleştirdikleri 200 kişilik bir süvari birliğine Hâlid b. Velîd’in kumanda etme görevi verdiler.

Müslümanların bulunduğu yerin tam karşısına birliğini konumlandıran Halid bin Velid Müslümanları gözetlemeye başlamıştır.

Ashabı ile öğle namazı kılarken seyrettiği Hz. Peygamber’e ansızın hücum etmeyi düşünen Hâlid bunu bir başka namaz vaktinde gerçekleştireceğini askerlerine söyledi. Rasûlullah (as) Nisa suresinin 102. Ayeti indirilince ashabıyla birlikte ikindi namazını korku namazı (salâtü’l-havf) şeklinde kıldırmış. Yani Müslümanlar bir taraftan ibadetlerini yerine getirirken öbür taraftan tehlikeye karşı tedbirini almıştır. Bu durum Halid b. Velid’i etkilemiş ve, “Bu adam korunmuştur” (Vâkıdî, II, 746) diyerek Hz. Peygamber’e karşı düşmanlığının ve küfürdeki ısrarının artık sona ermesi gerektiğini âdeta itiraf etmiştir.

Sonra Rasûlullah (sas) oradan ayrılmıştır. Peygamberimiz (sas) Kureyşliler ile barış antlaşması yapmış ve Mekke’den Medine’ye dönmüştür. Yaşanan gelişmeler Halid b. Velid’i neye inanacağı ve nereye yöneleceği üzerine düşünceye sevk etmiştir.

Halid b. Velid’i etkileyen gelişmelerden bir diğeri ise Hudeybiye’den bir sene sonra gerçeleşti.

Hz. Peygamber (sas) kaza umresi yapmak için ashabıyla birlikte Mekke’ye geldi. Sahabenin arasında Halid’in kardeşi Velid b. Velid’de bulunmaktaydı. Hz. Peygamber (sas) Mekke’ye geldiğinde Halid b. Velid’i göremedi ve kardeşi Velide onu sordu.

Velîd kardeşi Hâlid’i bulamayınca kendisine verilmek üzere bir mektup bıraktı.

Bu mektupta, İslâmiyet’i kabul etmemesini ve bu dinden uzak durmasını hayretle karşıladığını belirttikten sonra Rasûlullah’ın kendisini sorduğunu ve, “Hâlid gibi bir insanın İslâm’ı tanımaması ne tuhaf! Keşke o, gayret ve kahramanlıklarını Müslümanların yanında müşriklere karşı gösterseydi; bu kendisi için çok daha hayırlı olurdu. Biz de onu başkalarına tercih ederdik” dediğini bildirdi (a.g.e., II, 745-749).

Kardeşinin mektubunu okuyunca Müslüman olmaya karar veren Hâlid b. Velîd, Osman b. Talha ve Amr b. Âs ile birlikte 1 Safer 8 (31 Mayıs 629) tarihinde Medine’ye gitti.

Mescid-i Nebevî’de Hz. Peygamber’in huzurunda Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman oldu.

Bunun üzerine Rasûlullah, “Seni doğru yola ulaştıran Allah’a hamdolsun! Seni yalnızca hayra ulaştıracağını umduğum bir aklın olduğunu biliyorum” dedi.

Hâlid, günahlarını bağışlaması için Allah’a dua etmesini kendisinden isteyince Hz. Peygamber, “İslâmiyet daha önceki günahları siler” cevabını verdi.

Hâlid öyle de olsa dua etmesini isteyince Resûl-i Ekrem aynı cevabı tekrarladı. Bu cevaba rağmen, “Öyle de olsa yâ Rasûlellah dua buyursanız” deyince Hz. Peygamber:

“Allahım! Daha önce yaptıklarından dolayı Hâlid’i bağışla!” diye dua etti.

Resûl-i Ekrem, ensarın ileri gelenlerinden Hârise b. Nu‘mân’ın kendisine bağışladığı Mescid-i Nebevî civarındaki evlerden birini Hâlid’e verdi.

Evin darlığını dile getiren Halid b. Velid' e Peygamberimiz (sas), "Binayı yukarıya doğru yükselt; Allah’tan da genişlik iste” dedi.

İslamiyet’i Kabulünden Sonra Halid b. Velid

Hâlid Müslüman olduktan sonra üç yıl kadar  Peygamberimizin emrinde olmuş ve sohbetlerinde bulunmuştur.

Halid b. Velid, özellikle askeri kabiliyet ve yetenekleriyle İslam’a hizmet etmiştir. Efendimizin (sas) gazve ve seriyyelerde görev verdiği sancaktarlar ve komutanlar arasında yerini almıştır.

Hz. Peygamber’in (sas) vefatına kadar yaklaşık üç sene boyunca kendisine verilen görevleri başarıyla yerine getirmiştir.

Halid b. Velid, Müslüman olmadan önce Kureyş toplumunda yürüttüğü askeri vazifeleri ve kumandanlık görevini Müslüman olduktan sonra da sürdürmüştür. Ancak bu kez amaç İslam dininin ve Müslümanların üstün kılınması için mücadele etmiştir.

Mûte Savaşı, Halid b. Velid’in Müslüman olduktan sonra katıldığı ilk savaştır. Bu savaş Cemaziyelevvel 8/Eylul 629 tarihinde gerçekleşmiştir.

Müslümanların, Suriyeli Hıristiyan Araplar ve Bizans ordusuyla yaptığı ilk savaş olarak bilinmektedir.

Savaşta Hz. Peygamberin (sas) komutan tayin ettiği Zeyd b. Harise, Cafer b. Ebû Talip ve Abdullah b. Revâha şehit düştü.

Resûlullah’ın (sas) daha önce belirttiği gibi her üç sahabenin şehit olması üzerine Müslümanlar kendi aralarından birisini komutan seçecekti.

Sahabiden Sabit b. Akram sancağı eline aldı ve Müslümanları etrafında topladı. “Ey Ebû Süleyman! Sancaği al!” diyerek Halid b. Velid’e seslendi.

Halid, Bedir Savaşı’na katıldığı ve yaşça kendisinden daha büyük olduğu için Sabit b. Akram’ın komutanlık görevine daha layık bulunduğunu ifade etti. Komutanlık görevini kabul etmeyen Sabit, sancağı Halid’e vermek amacıyla aldığını söyledi. Ardından etrafında bulunanlara dönerek: “Sancağı Halid’e vermemi siz de onaylıyor musunuz?” dedi. Orada bulunanların onayıyla Halid b. Velid Müslümanların sancağını aldı ve komutan olarak seçildi.

Halid b. Velid’in komutan seçilmesiyle birlikte dağılmaya yüz tutan İslam ordusu yeniden toparlandı. Düşman üzerine saldırıda bulunuldu ve gece olunca savaşa ara verildi. Bu sırada Halid b. Velid, ordunun sağ kolundaki askerleri sol tarafa, sol kolundaki askerleri sağ tarafa, arkadaki askerleri öne, öndeki askerleri de arkaya aldı. Halid’in buradaki amacı, düşman tarafına Müslümanların  geceleyin yardım aldığı izlenimini vermekti. Nitekim bu strateji işe yaradı ve ertesi gün düşman ordusu arasında şaşkınlık meydana getirdi. Halid b. Velid düşmanlanın üzerine ani bir saldırıdan sonra İslam ordusunu, kendilerinden çok daha güçlü ordu karşısında güvenli bir şekilde geri çekmeyi hedefliyordu. 

Bizans ordusu İslam ordusundan sayıca daha fazlaydı. Bununla birlikte Müslümanların çok uzak olan Medine'den destek alma imkanı da bulunmuyordu. Böyle bir ortamda Halid b. Velid geliştirdiği stratejide başarılı oldu. Böylece Müslümanlar Medine'ye geri döndü.

"Seyfullah" unvanı ne anlama gelmektedir?

Hâlid b. Velid  Mute  savaşında , İslâm ordusunu Bizans'a karşı büyük bir mücadelede ile korudu.

Zaferin ardında  Medine’ye döndüğünde Peygamber Efendimiz (s.a.s) kendisine “seyfullah” (Allah’ın kılıcı) unvanını verdi.

Mute Savaşı'nın ardından Halid b. Velid'in görev üstlendiği diğer olay Mekke'nin fethidir.

Mekke'nin fethiyle Halid b. Velid Efendimizin (sas) yanında ilk seferine çıkmıştır. Velid Mekke’nin fethinde (20 Ramazan 8 / 11 Ocak 630), dört kol halinde şehre giren İslâm ordusunun sağ kol birliğinin kumandanlığını yapmıştır.

Hz. Ebû Bekir döneminde dinden dönenlerle sürdürülen mücadelenin en on safında yer almıştır. Yine katıldığı Irak ve Suriye fetihleriyle dönemin iki büyük imparatorluğu Bizans ve Sasanilerin etkinliklerini kaybetmelerine zemin hazırlamıştır.

Halid bin Velid Rasullahın (sas) övgüsüne ve duasına layık olmuştur.

Hz. Peygamber (sas) onu, "Halid b. Velid Allah'ın ne güzel kuludur Kabilenin kardeşidir. Allah'ın kafirlere karşı çekmiş olduğu kılıçlardan bir kılıçtır." şeklinde tarif etmiştir. Mute savaşında  , "Allah’ım! O, senin kılıçlarından bir kılıçtır. Onunla İslam ordusunu muzaffer  eyle.” sözleriyle duasında ona yer vermiştir.

Peygamberimizin (sas) Halid bin Velid’e öğrettiği dua

Düşmanlarına korku saldığı için “Allah’ın Kılıcı” lakabına lâyık görülen kahraman sahâbî Hâlid b. Velîd, uykularını kaçıran korkulu rüyalar görmeye başlamıştı.

Resûl-i Ekrem’in (sas), gördüğü kâbuslardan kurtulmak için kendisine gelen Hâlid’e sunduğu reçetede şu vardı:

“Yatağına girdiğin zaman şöyle dua et:

Allah’ın gazabından, azabından, kullarının kötülüklerinden, şeytanların ayartmalarından ve yanıma yaklaşmalarından Allah’ın tam kelimelerine (hükmüne ve iradesine) sığınırım.” (Muvatta’, Şa’r, 4)

Hâlid b. Velîd bu duayı okumaya başladıktan sonra endişelerinden kurtulmuştu.  

Öyle ki Hz. Âişe’nin aktardığına göre birkaç gün geçtikten sonra Resûlullah’ın (sas) yanına gelerek şöyle demişti:

“Anam babam sana feda olsun Ey Allah’ın Elçisi! Öğrettiğin duayı hiç aksatmadan okudum ve hiçbir şeyim kalmadı. Hatta şu an gece vakti kafesindeki bir aslanın yanına girsem, yine de korkmam. (Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat, I, 285)

Yahyâ b. Ca'de'nin naklettiğine göre de, Hâlid b. Velîd, geceleri kılıcını yanına alarak dışarı çıkacak kadar korkar hâle gelmişti.

Bu durumda birisine zarar verebileceğinden endişe edilince, Peygamberimize (sas) gelerek, yaşadığı durumu anlattı.

Rasûlullah (sas) şöyle buyurdu: “Cebrail bana demişti ki, "Cinlerden bir ifrit senin için tuzak kurmaya çalışıyor, (bu yüzden) şöyle dua et:

Gökten inen ve yerden yükselen kötülüklerin şerrinden, yeryüzünde yerleşen (yaşayan) ve yerin altından çıkan şeylerin şerrinden, gece ve gündüzün fitnelerinin şerrinden, hayırlı olanların dışında her türlü aniden ortaya çıkan durumdan, Allah'a ve hiçbir iyinin ve kötünün ulaşamayacağı Allah'ın yüce kelimelerine (sonsuz iradesine ve hükmüne) sığınırım, Ey Rahmân!”
(İbn Ebû Şeybe, Musannef , Tıb, 28)

Halid bin Velid'in Vefatı

Halid b. Velld in vefat tarihi ve yeri konusunda farklı görüşler bulunmktadır. Ancak onun, hicretin 21. Yılında (642) Humusta vefat ettiği çoğunluk tarafından kabul edilmektedir.

Halid b. Velid’in eşleri ve çocuklarının neredeyse tamamı Suriye’deki veba salgınında vefat etmiştir.

Bununla birlikte Halid b Veld in vefat ettiğinde geriye atı, silahı ve hizmetçisinden başka hiçbir şey bırakmadığı rivayet edilmektedir.

Halid b. Velid’in vefatından önce mallarını vakfettiği belirtilmektedir.

Rivayet edildiğine göre Halid b Velid hastalandığı sırada Ebü’d-Derda onun ziyaretine gelmiş; Halid kendisine “Humus geçidinde muhafaza ettiğim şu atlarımı ve silahlarımı, Allah yolunda cihada hazırlık ve onların sırtında cihad edilecek bir kuvvet olmak üzere tahsis etmiş bulunmaktayım. Bunların yiyecek ve bakım giderlerinin kendi malımdan karşılanmak üzere, Medine’de evimi de Allah yolunda bir sadaka olarak satılmaması ve miras bırakımaması kaydıyla vakfediyorum.” demiştir. Bu vasiyetini Hz. Ömer’in yerine getirmesini istemiştir. Hz. Ömer’de onu kabul etmiştir. Halid b. Velid vefat ettiğinde Hz. Ömer, kendisine Allah’tan rahmet dilemiş ve vasiyetini yerine getirmiştir.

Halid b.in Velid hastalığı arttığı sırada, "Kahramanca savaşırken ölmek isterdim. Olmadı, nasibim ve kaderim yatağımda ölmek imiş.” demiştir.

Hâlid Hz. Peygamber’den on sekiz hadis rivayet etmiştir. 

Ona nisbet edilen “mirseb, edlak, kurtubî” adlı üç kılıç Topkapı Sarayı Müzesi’nde muhafaza edilmektedir.

Editör: Mehmet Çalışkan