Mi‘râciyye ne anlama gelmektedir?

İslâm edebiyat ve sanatlarında Hz. Peygamber(sas)’in mi‘racını konu alan eserlerin genel adına mi’raciyye denir.
Anadolu sahasında ilk müstakil mi‘râciyye XV. yüzyılın başında (808/1405) Ahmedî tarafından yazılmıştır.
Miraç Kandilleri’nde Mevlid, Miraciye, Muhammediye, Salâ ve İlahi gibi formların okunduğu bilinmektedir. Ancak bunlar arasında Nâyi Osman Dede tarafından bestelenen ve dînî mûsikîmizin en uzun eseri olduğu kabul edilen Miraciye’nin yalnız Miraç Kandilleri’nde icrâ edilmek üzere kaleme alınarak bestelendiği zikredilmektedir. 
Kaynaklarda belirtildiğine göre bir kandil gecesinde Şeyh Mehmed Nasûhî Efendi, Üsküdar Doğancılar’daki tekkesinde Nâyî Osman Dede’den mevlid gibi okunmak üzere bir mi‘râciyye yazıp bestelemesini istemiş, bunun üzerine Osman Dede kaleme aldığı eserini segâh, müstear, dügâh, nevâ, sabâ, hüseynî, nîşâbur makamlarında yedi bölüm (hâne) halinde besteleyip ilk defa burada okumuştur.
Türk din mûsikisinde mi‘râciyye okumak ayrı bir öneme sahiptir. Mi’raciyye okuyanlara mi‘rachan denilmektedir.

Miraç kandilinde Mi‘râciyye nasıl icra edilirdi?

Nâyî Osman Dede’nin mi‘râciyyesi mi‘rac kandilinde veya ertesi gün cami, mevlevîhâne ve tekkelerden başka diğer bazı yerlerde de icra edilirdi.

Namazın ardından bir hâfız İsrâ sûresinin baş kısmını okur. Fâtiha’dan sonra iki mi‘rachan birbirine bitişik iki kürsüye çıkarak eseri müştereken icraya başlar. Bu sırada kürsülerin altında oturan zâkirler her mısraın nihayetinde “sallû aleyh” ibaresini makamına göre topluca söyler. Altıncı bahrin her mısraının sonunda ise “minna’s-salât” ibaresi terennüm edilir, münâcât hânesinde de “ıkbel yâ mücîb” terennümü tekrarlanırdı. Ayrıca her bahirden önce o bahre mahsus tevşîhler zâkirlerce okunurdu. Münâcât kısmı icra edilirken dinleyicilere gül suyu serpilir, mi‘racda Hz. Peygamber’e sunulan içecekleri temsilen şerbet ve süt ikram edilir, mevlid törenlerinde olduğu gibi şeker dağıtılırdı.

Mi‘râciyye tamamlanınca genellikle Necm sûresinin mi‘raca dair kısmından veya Bakara sûresinden bir aşr-ı şerif okunur, mi‘rac duası ile tören biterdi (örnek bir dua metni için bk. Mevhibetü’l-Vehhâb, İstanbul 1289, s. 85). 
 

Editör: Hüsne Yılmaz