Mersin'de icazet alan 323 hafızdan Filistin farkındalığı Foto Galeri: Mersin'de icazet alan 323 hafızdan Filistin farkındalığı

Mersin İl Müftülüğü organizesinde Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı il genelindeki Kur’an kurslarında hafızlık eğitimini tamamlayan 96 kız 227 erkek olmak üzere toplam 323 hafız için "Hafızlık İcazet Merasimi" düzenlendi.

Edip Buran Spor Salonundaki program öncesinde Hz. Mikdat Camii Müezzin Kayyımı Hasan Tekerlek ve ekibi ilahi dinletisi gerçekleştirdi.

- "Filistin bizim imani meselemizdir"

Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan programda Diyanet İşleri Başkanlığı Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı Dr. Hafız Osman Şahin’in Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından kürsüye gelen İl Müftüsü Aydın Yığman selamlama konuşmasında şunları kaydetti:

"Dünyada bütün kitaplar tek bir kitabı anlamak için yazılıyor. O kitap ta Kur’an-ı Kerim. Bu topluluk Kur’an’dan razı bir topluluk. Rabbimiz Kur’an’ı bizden razı, bizi de Kur’an- Kerim’den razı eylesin. Yarın Kıyamet gününde Kur’an’ın şikayet ettiği bir topluluk değil, Kur’an’ın şefaat edeceği bir topluluk olmayı Cenabıhak’tan niyaz ediyoruz. Hafızlık zor bir müessesedir, zor bir görevdir, zor bir ibadettir, bu ibadet yerine getirilirken çocuklarına sabreden, çocuklarına ilgi ve alakayı esirgemeyen, her türlü yardımı yapan desteği sağlayan velilerimize özellikle öğrencilerimize teşekkür ediyorum. Bugün Filistin’de canımız yanıyor, Filistin bizim imani meselemizdir. Bugün buradaki tüm hafızlarımız boyunlarına Filistin atkısı taktılar. İmani meselemize gösterdiğimiz hassasiyeti ortaya koymak için bu şekilde Filistin atkılarıyla programımızı ihya ve icra ediyoruz. Bu programı Türk milletinin şehitlerine, Filistin’de şehadet şerbeti içmiş olan yavrulara ve Filistinli kardeşlerimize ithaf ediyorum. Allah şehitlerimizin ruhunu şad eylesin." ifadelerine yer verdi.

Yığman’ın ardından kürsüye gelen Din Hizmetleri Genel Müdürü Dr. Şaban Kondi ise "Bu programımız sıradan bir program değil. Sıradan bir kutlama değil. Bu program aslında Allah'ın insanlığa kurtuluş rehberi olarak gönderdiği Kur'an'ın, ezberlendiği, yaşanmaya gayret edildiği Kur'an'la toplumu ve insanların gönüllerin aydınlatılması için çalışılan organize edilen bir program. Dolayısıyla toplumuzun manevi imarını gerçekleşilecek olan bu topluma iyiliği, sevgiyi, kardeşliği, muhabbeti, toplumsal kaynaşmayı sağlayacak olan Kur'an'ı baştan sonra ezberleyen hafızlarımızın icazet programı." dedi.

Dr. Kondi, "Yeryüzünde insan olarak ilk hafız Peygamber (sas) Efendimizdir. Hafızlık, Kur'an-ı Kerim'in korunmasında en önemli müessesedir. Hafızlık aslında Kur'an'ın, sevginin, muhabbetin, kardeşliğin topluma anlatılması ve yaşanması noktasında çok önemli bir unsurdur. O açıdan diyoruz ki sevgili anne babalar, sevgili veliler. Eğer büyüklerimizin elinde imkan yoksa her anne ve babanın bir tane hafızı olsun. Her anne baba bu toplumun manevi imarını gerçekleştirecek bir evlat, bir torun feda etsin. Öldüğümüz zaman amel defterimizin açık kalması için Kur'an'la İslami ilimlerle ya da yaptığı meslek hangi meslek olursa olsun en iyisini en güzelini yapmak için gayret eden çaba gösteren bir nesil bırakalım geriye. Hafızlarımızın yetiştirilmesinde, hafızlarımızın okuyacağı kursların hazırlanmasında emeği geçen herkesi canı gönülden teşekkür ediyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun. Rabbim bizi Kur'an'dan ve İslam'dan ayırmasın." diye konuştu.

- "Kur'an'ın anlam dünyasına vakıf olmalıyız"

Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Sedide Akbulut da yaptığı konuşmada; "Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü olarak hafızlık eğitimi aslında Başkanlığımızın kurulduğundan itibaren en prestijli hizmet alanlarından biri. Üzerinde en titizlikle durduğumuz eğitim alanlarımızdan biri. Hafız yetiştirmek sadece hafızın ebeveyni ve öğreticisi kadar aslında silsile halinde sayın Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş hocamızın her bir hafızla ne kadar mutlu ve ne kadar şerefli kıldığını burada paylaşmak istiyorum. Sevgili aileler, kıymetli hafızlar. Aslında hafız olmak Kur'an'ı ezberlemek ama aynı zamanda diğer bir anlamıyla da Kur'an'ı korumak. Kur'an'a vakıf olmak. Mevlana'ya Kur'an'ın tanımını sormuşlar. Yani Kur'an'a nasıl izah edersiniz diye Mevlana'ya bir soru sorulmuş. Bana çok ilginç gelen bir açıklaması var Mevlana'nın. Kur'an yüz görümlülüğü bekleyen geline benzer diyor. Yani yüz görümlülüğü nedir biliyor musunuz bilimiyorum ama bizim karadenizde gelinin duvağını açmadan önce verilen hediyedir. Demek ki Kur'an kendisini açmak için onu anlamak için ona vakıf olmak için bir bedel istiyor. Bir ön çalışma istiyor. Ya da bir ön iman istiyor. Bir ön davet istiyor. Onun için Kur'an'ın bize kendisini açması bizim çabamız, bizim elbetteki gayretimizle olacaktır. Sadece hafız olarak Kur'an'ı ezberleyerek vazifemizi tamamlamış değiliz sevgili hafızlarımız. Asıl bundan sonraki süreç bizim için daha önemli. Adım adım Kur'an'ın anlam dünyasına vakıf olmaya başlamalıyız. Çünkü hafız bir başka deyişle yürüyen Kur'an demektir. Yürüyen Kur'an'ın aynı zamanda Kur'an'ın anlattığı mesajla bütünleşmesi elbette ki gerekiyor." ifadelerini kaydetti.

Konuşmaların ardından hafızlar Kur’an-ı Kerim tilavet etti. Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı Dr. Hafız Osman Şahin ise kapanış duasını gerçekleştirdi.



Duanın ardından Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan hafızlara belge ve hediyelerini takdim ederek şöyle konuştu:

"Malumunuz Kıraat ilminde icazet, Kur'an'ın usulüne göre en uygun şekilde öğrenilmesi, okunmasının yeterliliğini ifade eden belgelerin takdimi anlamına geliyor. Bugün uzun ve meşakkatli bir çalışma neticesinde Kur'an'ı hıfz eden bu evlatarımıza bu kardeşlerimize biraz sonra belgelerini takdim edeceğiz. Hafızlık hıfzetmek kelimesinden geliyor. Yani hıfzeden, koruyan, muhafaza eden, ezberleyen anlamına geliyor. Bu kardeşlerimiz ailelerinin de destekleriyle hocalarının rehberliğinde Kur'an'ı ezberlediler. Zaman zaman belki zorlandıkları anlar oldu. Yoruldukları anlar oldu. Ama merhum şairiniz Mehmet Akif'in dediği gibi 'Bu yük senden Allah'ım çekeceğim, naçarım senden sana sığınır senden sana kaçarım' diyerek yaratana sığındı ve yollarına yılmadan devam ettiler. Ve bugün elde etmiş oldukları bu başarı belgeyle taşlandırılacak. Ama şunu onlar da çok iyi biliyor ki elbette ezberlemek, öğrenmek işin çok önemli bir boyutur. Ama idrak etmek yaşamak ve yaşatmak bir o kadar hatta bundan çok daha önemli ve anlamlı bir boyutu."

Editör: Ömer Ceylan