İmanın tadına ermek

Cenâb-ı Hakk’ın varlık âlemine ve ruhumuza nakşettiği en nadide duygu sevgidir. Sevgi; insanı Rabbine bağlayan ve gönülleri birleştiren eşsiz bir duygudur.

Sevilmeye en layık olan hiç şüphesiz Allah Tealâ’dır. Zira O “Vedûd”dur, sevgiyi yaratan, sevmeyi ve sevilmeyi insana öğretendir. Kur’an-ı Kerim’de “İman edenlerin Allah sevgisi çok kuvvetlidir.” (Bakara, 2/165) buyrulur. Bir müminin kalbinde en değerli köşe, Cenâb-ı Hakk’ın sevgisine ayrılmıştır. Ayrıca mümin, Rabbini sevmenin bir gereği olarak gönlünü Allah Resûlü’nün (s.a.s.) sevgisiyle doldurur. Tüm mahlûkata rahmet nazarıyla bakar. Allah’ın sevgisine layık bir kul olabilme gayreti taşır.

Allah’ı ve Peygamberi sevmek imanın lezzetine varmaktır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.); “Şu üç özellik kimde bulunursa o kişi imanın tadına erer: Allah ve Resûlü’nü herkesten çok sevmek, sevdiği kişiyi sadece Allah için sevmek, ateşe atılmaktan nasıl korkuyorsa imandan sonra küfre dönmekten de öylece korkmak.” buyurur. (Buhârî, Îmân, 9)