İki Hicret Sahibi olarak bilinen hanım sahabi kimdir?

Esmâ bint Umeys hicretin 7. yılında (628) kocasıyla birlikte Habeşistan’dan Medine’ye gelmiştir.

Hz. Esmâ (r.anhâ) Peygamberimiz’in (sas) hanımlarını sık sık ziyaret eder, onların sohbetinde bulunurdu.

Resûlullah’ın (sas) zevcelerinden Hz. Hafsa’yı ziyarete geldiği bir gün, Hz. Ömer de kızı Hafsa’yı görmeye gelmişti.

Hz. Ömer, “Kim bu kadın?” diye sormuş,

Hz. Hafsa onun Esmâ bnt. Umeys olduğunu söyleyince Esmâ'ya dönüp, “Şu deniz yoluyla Habeşistan’a giden kadın mı?” demişti.

Hz. Esmâ, “Evet.” diye cevap verince Hz. Ömer, “Biz Medine’ye sizden önce hicret ettik. Bu yüzden Allah Resûlü’ne (sas) sizden daha yakınız.” demişti.

Hz. Esma,“Hayır, Allah’a yemin ederim ki siz Resûlullah’ın (sas) yanındaydınız. O aç olanınızı doyuruyor, cahil olanınıza öğüt veriyordu. Oysa biz Habeşistan’da, çok uzakta ve bizden hoşlanılmayan bir yerdeydik. Bunu sadece Allah ve Resûlü (sas) için yaptık.”

Hz. Esmâ “Yemin ederim, senin bu söylediklerini Resûlullah’a iletene kadar bir şey yiyip içmeyeceğim. Vallahi, biz eziyet görüyor ve korku içinde yaşıyorduk. Senin bu sözlerini yalan katmadan, hiç saptırmadan ve bir şey ilâve etmeden (olduğu gibi) Peygamberimize (sas) bildireceğim.” diye ekledi.

Olayı Resûlullah’a (sas) taşımak isteyen Hz. Esma Resûlullah gelir gelmez Hz. Ömer’in sözlerini aktardı.

Allah Resûlü Esmâ’ya dönüp, “Sen ona ne dedin?” diye sordu.

Hz. Esmâ neler söylediğini anlattı.

Bunun üzerine Resûlullah nihayet yüreğine su serpen şu cümleleri söyledi: “O, bana sizden daha yakın değildir. O ve arkadaşları bir kere hicret ettiler. Siz ise ey gemi halkı, iki kere hicret ettiniz.” (Buhârî, Meğâzî, 39)

Esmâ hayatta duyacağı en güzel şeyi duymuştu.

Bu sözler hem onu hem de tüm Habeşistan muhacirlerini bu dünyada en çok sevindiren sözlerdi.

Habeşistan muhacirleri gruplar hâlinde bu hadisi Hz. Esmâ’dan dinlemeye geliyorlardı. (Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 169) Bu olaydan sonra “iki hicret sâhibi” lakabıyla anıldı.

Teyze, anne konumundadır.

Allah Resûlü, ashâbın bazen küçük çaplı da olsa kendi aralarında yaşadıkları ihtilâflarına şahit olur ve büyük bir âlicenaplık göstererek tartışmanın büyümesini önlerdi. Nitekim onun en yakınında yer alan arkadaşlarından Hz. Ali, Ca’fer ve Zeyd’den (ra) her biri, kaza umresi sonrasında Mekke’den Medine’ye getirilen Hz. Hamza’nın kızı Ümâme’nin himayesine kendisini ehil görmekteydi. Neticede onun kimin himayesinde kalması gerektiği konusunda tartışmışlar ve davayı Resûl-i Ekrem’e (sas) taşımışlardı. Allah Resûlü (sas) onları tek tek dinledikten sonra sırasıyla

Hz. Zeyd’e, “Sen benim dostumsun. Bu kızın da dostusun.”,

Hz. Ali’ye, “Sen benim kardeşim ve dostumsun.”,

Cafer’e ise "Sen de hem bedenen hem de ahlâken bana benziyorsun.” demiş ve her birine ayrı ayrı iltifat ederek gönüllerini almıştı. Sonuçta Ümâme’yi, “Teyze, anne konumundadır.” diyerek Cafer’in eşi olan teyzesi Esmâ bnt. Umeys’e vermişti. (Buhârî, Meğâzî, 44)

İslam Tarihinde İlk Tabut Uygulaması 

İslâm öncesi Hicaz kültüründe gelini süsleyerek düğüne hazırlayan ve bu konuda mahir olan hanımlar vardı.

Aynı zamanda damat ve gelinin evlilik hayatına dair bilgilendirilmesi için danışmanlık görevi üstlenen kimseler de bulunmaktaydı.

Kültürümüzde hâlen yaşatılan ve hanım için “gelin yengesi”, erkek için ise “sağdıç” ismi verilen bu gelenek, evli olan yakınlar tarafından sürdürülmektedir. Bütün bunlar, dinin ve ahlâkın öngördüğü bir aile yuvasının kurulması ve bilhassa evlilikle ilgili helâl ve haram gibi hususların öğretilmesi konusunda yol gösterici ve öğretici uygulama biçimleri olarak kabul edilebilir.

Hz. Ali ile evlendiğinde Hz. Fâtıma’ya Esmâ bnt. Umeys yengelik yapmıştır.

Hz. Fatıma’nın her an yanında olan Hz. Esma O’nun dünyadaki  son isteğini de yerine getirmiştir.

Bir gün Hz. Fâtıma, kadın cenazelerinin erkeklerinki gibi üzerine örtülen bir kefenle sarılmış olarak herkesin gözü önünde bulunmasından rahatsız olduğunu Esmâ bint Umeys’e söylemiştir.

Hz. Esmâ’da ona Habeşistan’da cenazelerin tabut içinde taşındığını anlatmış, bunun üzerine Hz. Fâtıma kendi cenazesinin de böyle taşınmasını vasiyet etmiştir.

Hz. Fatıma’nın cenazesi Esmâ bint Umeys’in tarifi üzerine yapılan tabutla taşınmıştır.

Peygamberimizin eşlerinden Zeyneb bnt. Cahş’ın da tabutunu Esmâ bnt. Umeys yapmıştır.

Böylelikle Hz. Esma Habeşistanlıların kapalı tabut uygulamalarını Arap yarımadasına taşımıştır. 

Cenaze Evine Yemek Götürme Uygulaması 

Hz. Peygamber (sas) döneminde Medine’de mahareti ile bilinen Habeşistan muhaciri Umeys kızı Esma deri tabaklaştırarak aile geçimine de katkıda bulunuyordu. O şöyle nakleder : "Hz. Cafer (ra) ve arkadaşlarının şehid oldukları gün, sabah uyandım. Ben kırk deri tabaklamış ve hamurumu yoğurmuştum.

Rasûlüllah (sas) yanıma geldi, bana:

"- Ey Esma! Cafer'in çocukları nerede? Beni onların yanına götür" buyurdu.

Ben de, kendisini onların yanına götürdüm. Çocukları bağrına basıp öptü ve kokladı, gözlerinden yaşlar akmaya başladı.

"- Yâ Rasûlellah! Babam, anam sana feda olsun! Seni ağlatan nedir? Yoksa sana Cafer ve arkadaşlarından acı bir haber mi erişti?” dedim. Rasûlüllah (sas):

"- Evet! Onlar bugün şehit oldular" buyurdu.

Ben kalkıp feryad ü figan etmeye başladım. Kadınlar başıma toplandılar. Hz. Peygamber (sas):

"- Ey Esma! Sakın kötü ve uygunsuz sözler söyleme ve göğsünü de dövme” buyurdu. (İbn Sa’d, Tabakât, VIII, 282)

Hz. Esma’nın vesilesiyle en yakınını kaybedenlerin nasıl davranması gerektiği de nesilden nesile aktarılmış oldu.

Ca’fer b. Ebû Tâlib Mûte Savaşı’nda şehit düştüğünde geriye üç yetim bırakmıştı. Bunlardan biri de Abdullah b. Ca’fer idi. Hz. Abdullah: "Rasûlüllah benim ve kardeşimin başımızı okşarken, ben onun yüzüne bakıyordum. Mübarek gözlerinden süzülen yaşlar sakalından damlıyordu." (İbn Sa’d, Tabakât, VIII, 282) "Ey Allah’ım! Cafer hiç şüphesiz sevabın en güzeline kavuştu. Sen onun nesli içinde kulların arasından babasına en iyi halef olacak evlât ihsan eyle" diye dua etti." (Vâkıdî, II, 767)

Sonra Rasûlüllah kalkıp evine gitti. Kızı Fâtıma'nın yanına vardı. Hz. Fâtımâ:

- Vâh amcacığım! diyerek ağlıyordu. Rasûlüllah (sas) ona:

- "Ağlayan Cafer gibisine ağlasın" buyurdu. Sonra da:

- "Cafer ailesi için yemek yapın. Onlar bugün başlarının derdiyle, kaybettikleri aile büyüklerinin acısıyla uğraşıyorlar" buyurdu. (İbn Sa’d, Tabakât, VIII, 282)

Üç gün, Hz. Cafer'in ev halkına yemek yapılıp yedirildi. (İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, II, 238)

İslâm tarihinde cenaze evine gönderilen ilk yemeğin bu olduğu rivayet edilir.

Hz. Esma’nın oğlu Abdullah b. Ca’fer  şöyle anlatır: "Allah Resûlü Ca’fer ailesine üçüncü gün gelip, "Artık kardeşim için ağlamayın." buyurdu. Sonra, "Kardeşimin çocuklarını bana getirin." dedi. Bizi Resûlullah'a götürdüler. Birer kuş yavrusu gibi idik. Allah Resûlü, "Bana berberi çağırın." buyurdu ve bizi tıraş ettirdi." (Ebû Dâvûd, Teraccül, 13)

Hz. Peygamber bu çocukların iyice zayıflamış olduklarını görünce Esmâ’ya, bir ihtiyaçlarının olup olmadığını sordu. Bunun üzerine Hz. Esmâ, "Hayır, bir ihtiyaçları yok; ancak onlara çabuk nazar değiyor." dedi. Rahmet Elçisi de, "Öyleyse onlara rukye yap (oku)!" deyince, Hz. Esmâ, bunu yapması için Hz. Peygamber’e (sav) ricada bulundu. Fakat Allah Resûlü, Esmâ’dan, çocuklarına kendisinin okumasını istedi. (Müslim, Selâm, 60)

Esma bint. Umeys, asırlar ötesine imanıyla, peygamberimize (sas) duyduğu muhabbetiyle, onun sözlerine olan bağlılığı ile cesaretiyle, sabır ve metanetiyle örnek olmuştur.

Peygamberimizin (sas) mübarek sözlerinden altmış kadarı, Hz. Esma’nın ağzından satırlardan sadırlara, bizlere ulaşmıştır.

Esma bint Umeys’ten rivayet edilen altmış hadisten biri Sahih-i Buḫârî’de yer almıştır.

Peygamberimizin (sas) Hz.Esma'ya öğrettiği dua

 Sevgili Peygamberimiz, sıkıntılı ve kederli zamanlarında okuması için Esma’ya bir dua öğretmişti.

Bu dua, Allah ve Resûlü’nün izinden giden, bu yolda kahrı da lütfu da hoş gören tüm Esmaların arkadaşı olacak nitelikte idi:

“Benim Rabbim Allah’tır, O’na hiçbir şeyi ortak koşmam!” (Ebu Davud, Vitr, 26)

Ca‘fer b. Ebû Tâlib Mûte Savaşı’nda şehid olunca (Cemâziyelevvel 8 / Ağustos 629) Hz. Esma, Hz. Ebû Bekir’le evlendi (Şevval 8 / Ocak 630).

Bu evlilikten, Vedâ haccına giderken yolda dünyaya getirdiği Muhammed doğdu.

Hz. Peygamber, hanımların sosyal hayata rahat katılabilmeleri, hem erkeklerin hem de hanımların huzurlarını bozacak, onları itham altında bırakacak olayların yaşanmaması için birtakım tedbir ve düzenlemeler getirmişti.

Bu düzenlemelerden biri, bir kadın ve erkeğin, başkalarının görüş alanından uzak bir yerde baş başa kalmalarının yasaklanmasıydı. Bu yasağın getirilmesi Esmâ bnt. Umeys ile eşi Hz. Ebû Bekir arasında geçen bir olay neticesinde olmuştu. Hâşimoğulları’ndan birkaç kişi Hz. Ebû Bekir’in evde olmadığı bir sırada onu ziyarete gelmişti. Hz.Esmâ evde yalnızdı ama misafirlerini geri çevirmedi, içeri buyur etti. Bir müddet sonra eve gelen Hz. Ebû Bekir, eşinin evde bir grup adamla oturduğunu görünce bir hayli rahatsız oldu. Yaşadığı rahatsızlığı Resûlullah’a iletti. Allah Resûlü o gün minbere çıkarak ashâbına şöyle seslendi: "Bugünden sonra hiç kimse, beraberinde bir ya da iki kişi olmadığı takdirde, kocası evde olmayan bir kadının yanına girmesin." (Müslim, Selâm, 22)

Esmâ binti Umeys (r.anhâ) kimdir?

Esmâ binti Umeys (r.anhâ) Mekke’de doğmuştur.

Babası Umeys b. Ma‘bed ve annesi Hind (Havle) bint Avf’dır. Annesi ünlü damatlara sahip olmakla tanınmış bir sahâbîdir.

Hz. Esmâ’nın on veya dokuz kız kardeşi vardır. Hepsi Müslüman olmuştur. İki Cihan Güneşi Efendimiz (sas) onlara “imanlı kızkardeşler” diye iltifatta bulunmuştur.

Hz. Esma, Efendimizin baldızıdır. Ablası Meymûne bint Hâris ile Peygamberimiz (sas) evlenmiştir. Ablalarından Ümmü’l-Fazl Lübâbe bint Hâris Hz. Abbas’la, Selmâ (Sülmâ) bint Umeys Hz. Hamza ile evlenmiştir.

Hz. Esmâ (r.anhâ) da Hazreti Ca’fer (r.anh) ile nikâhlanmıştır. Mute savaşındaki kahramanlığı dillere destan olup, orada şehadetinden sonra Cafer-i Tayyar “Uçan Cafer” sıfatı ile anılan Hz. Cafer, Hz. Ali’nin abisi peygamberimizin (sas) ise amcasının oğludur. O’da  İslama ilk girenlerdendir. Cömertliği, hitabeti/ güzel konuşması ve cesaretiyle tanınmış sahabidir.

Esmâ bint Umeys’in, Hz. Peygamber Dârülerkam’a girmeden önce müslüman olup ona biat ettiği kaydedilmektedir.

Hz. Esma Kocası Ca‘fer b. Ebû Tâlib’le oldukça zor ve meşakkatli geçen deniz yolculuğuyla Habeşistan’a hicret eden on altı hanımdan birisi olmuştur.

Habeşistan’da oğulları Abdullah dünyaya gelmiştir. Abdullah orada doğan ilk Müslüman olarak kabul edilmiştir. Muhammed ve Avn adlı çocukları da burada dünyaya gelmiştir.

Editör: Mehmet Çalışkan