Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası 15 Temmuz Sempozyumu Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonunda başladı.

Kur'anı Kerim tilavetiyle başlayan sempozyum 15 Temmuz belgeseli gösterimiyle devam etti.

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş "15 Temmuz, ülkemizin maruz kaldığı büyük bir ihanet karşısında aziz milletimizin yazdığı onurlu bir destanın yıldönümüdür.

15 Temmuz 2016 tarihinde, kirli dünyasını, yüce dinimiz İslam’ın ilke ve değerlerinin ardına gizleyen bir terör şebekesi FETÖ vatanımıza, varlığımıza, birliğimize, kardeşliğimize istiklal ve istikbalimize kastetmiştir.

Tarihten beri nice zorlukların üstesinden gelen aziz milletimiz, yine büyük bir inanç, azim ve kararlılıkla; dinine, değerlerine, hürriyyetine ve hukukuna sahip çıkmış; hain darbe girişimi, Allah’ın inayeti, idarecilerimizin dirayeti ve aziz milletimizin cesaretiyle, bütün dünyaya örnek olacak şanlı bir direnişle bertaraf edilmiştir." dedi.

Erbaş FETÖ'nün insanların samimi dini duygularını istismar ettiğine işaret ederek "Bugün açıkça ortaya çıkmıştır ki, ihanet şebekesi FETÖ, insanlarımızın samimi dinî duygularını, Allah ve peygamber tasavvurunu, İslami kavramları, insani ve vicdani değerleri tahrip ve istismar ederek kirli ve karanlık emellerine alet etmiştir." dedi.

- Gizli gündemleri ve bağlantıları vardır.

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş istismarcıların iki yüzlü ve gizli gündemleri olduğunun altını çizerek "Nitekim tarihten günümüze bütün istismarcılar, gizli ve kirli emeller içinde olmuşlardır. Gizli gündemleri ve bağlantıları vardır. İkiyüzlü davranırlar. Yalan konuşurlar. İhanet ederler.  Dinin kavram ve ilkelerini kullanarak, insanların samimiyetini suiistimal ederler. Ama yakından bakıldığında onların bozguncu ve ifsatçı birer terör örgütü oldukları hemen fark edilecektir. Nitekim FETÖ, DEAŞ, el-Kaide, Boko Haram gibi terör örgütleri, bunun en açık örnekleridir." ifadelerini kullandı.

- Yüce dinimiz İslam’ın en doğru şekilde bilinmesi oldukça hayati bir öneme sahiptir

Erbaş, İslam'ın en doğru bir şekilde bilinmesinin hayati önemi olduğuna dikkati çekerek "15 Temmuz hain darbe girişimi yine bir daha açıkça göstermiştir ki, bu topraklarda yüce dinimiz İslam’ın en doğru şekilde bilinmesi oldukça hayati bir öneme sahiptir.

Zira doğru şekilde karşılanmayan her ihtiyaç istismara açık hale gelmekte, İslam’ın hakikatleri konusundaki cehalet ve yanlış bilgi, pek çok bireysel ve sosyal sorunlara neden olmaktadır.

Dolayısıyla, inancımızı ve değerlerimizi menfaatlerine alet edenlere, birlik ve beraberliğimizi, huzur ve kardeşliğimizi hedef alanlara karşı hep beraber daha dikkatli olmak zorundayız.

Nitekim hakikati tersyüz eden, Müslümanları ayrıştıran, fitne, tefrika ve teröre hizmet eden hiçbir söylem ve eylemin İslam’dan referans bulması mümkün değildir.

Bir yerde herhangi bir kitaba Kur’an’ı Kerim’den daha çok ilgi gösteriliyorsa orada hakikat adına ciddi bir sorun var demektir. Bazı kişilerin masum ve hatadan korunmuş olduğuna inanılıyor ve onlara peygamber efendimizden daha çok itibar ediliyorsa İslam’ın dışına çıkılmış demektir. Bazıların diğerlerinden farklı ve “seçkin” olduğuna inanan, mensubu olduğu topluluğu, grubu diğer Müslüman toplulukların üstünde “seçilmiş bir cemaat, bir grup” olarak kabul eden bir anlayış varsa, istismar ve haktan sapma açık hale gelmiş demektir. Bu bizim inancımızda olan bir şey değildir." şeklinde konuştu.

- FETÖ ihaneti bertaraf olmuştur

FETÖ terör örgütünün kalkıştığı darbe girişimin bertarafedildiğini ancak benzer durumların tekrar cereyan etmemesi için çalışmak gerektiğine vurgu yapan Diyanet işleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş "FETÖ ihaneti bertaraf olmuştur. Şimdi sıra fikir ve eylem planında mesaimizi daha iyi bir gelecek için harcamaya gelmiştir.

Bir daha benzer süreçler ve ihanetler yaşamama adına sağduyulu, sağlıklı ve ferasetli bir yaklaşımı güçlendirmeliyiz.

Din istismarı ile mücadelenin en etkin yolu, doğru dinî bilginin yerleştirilmesi, Kur’an ve sünnete dayalı bir din öğretimi, eğitimi ahlâk ve maneviyata dayalı bir davranış eğitimidir.

Dini istismar eden örgütler yapılar, şahıslar, genellikle özgüveni, özgür ve özgün düşüncesi, kimlikli ve karakterli duruşu ellerinden alınmış genç kitleler oluşturmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla çocuklarımıza, okul öncesi eğitimden başlamak üzere, sağlıklı bir karakter ve değer aşılayacak, onların iyi bir kul ve güzel ahlâklı bir insan olarak yetişmelerini sağlayacak eğitim ortamları ve müfredatları hazırlamaya mecburuz.

Diğer yandan anne-baba ve vatandaş olarak her birimiz, çocuklarımızı kime emanet ettiğimize, onların kimlerle arkadaşlık ettiklerine, vakitlerini nerede harcadıklarına, ne okuduklarına,  sanal dünyada hangi ağlara dâhil olduklarına dikkat etmek zorundayız. Elbette bu süreci sevgi, ilgi ve doğru bir rehberlikle yönetmek durumundayız. 

Diyanet İşleri Başkanlığımız, yanlış bilgilerle dinî kavram ve değerler üzerinden toplumumuzu ayrıştırma ve aldatmaya yönelik bütün söylem ve faaliyetlere karşı üzerine düşen sorumlulukları yapmaya, sahih dini bilgi ve doğru bir yöntemle milletimizin manevi hayatına rehberlik etmeye devam edecektir." dedi.

Editör: Mehmet Çalışkan