Dilin ibadeti: Zikir

“Anmak, hatırlamak” anlamındaki zikir, Rabbimizi anarak gaflet ve unutmaktan kurtuluş manasına gelen bir ibadettir. Kur’an’ın birçok ayetinde zikir yaratıcıyı övme, eksiklerden tenzih etme ve büyükleme anlamlarında geçmektedir. Yüce kitabımızda Allah’ı zikretmenin her şeyden üstün olduğu (Ankebût, 29/45) vurgulanarak, O’nu içten yakarışla ve kısık sesle sabah akşam çokça anmamız (A‘râf, 7/205) bizden istenmektedir. Zikir dil veya kalple ya da her ikisiyle yapılır. Ayrıca dille zikir ibadetinin yüksek sesle ve gizlice yapılması mekân, zaman ve kişilerin durumuna göre değişebilir. Dilimizi kötü sözlerden uzak tutarak Rabbimizin hoşnutluğuna vesile kılmak tesbih, hamd, tekbir gibi dille yapılan zikir çeşitleriyle mümkündür. “Yalnız beni anın ki ben de sizi anayım.” (Bakara, 2/152) ayeti ve “Kulum beni bir toplulukta anarsa ben de onu daha hayırlı bir toplulukta anarım.” (Buhârî, Tevhîd, 15) kudsî hadisi de zikrimizin Allah’ın bizi anmasına sebep olduğunu müjdelemektedir.

---

“...Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve Müslüman olarak bizim canımızı al.” (A’râf, 7/126)

Editör: Mehmet Öztürk