Mesut  AKDAĞ 
Eskişehir Sivrihisar Kurşunlu Camii İmam Hatibi

Kim istemez arkasında bir güç olsun; yaptığı, başladığı ya da başlayacağı her işte ona yardımcı olsun? En sıkıştığı an, umulmadık şekilde Hızır gibi yetişsin. Umudunun tükendiği anda ona büyük dayanak olsun. Ümitlerini canlandırsın… Evet, kim istemez böyle bir yardımcı ve kendisine kol kanat geren takati? Herkes, hepimiz isteriz. Bu güç, aynı zamanda öyle bir niteliğe sahip olacak ki nerede olursa olsun bütün her yerde onun sözü geçecek, tüm varlıklara hatta hayvanlardan cansız varlıklara kadar her şey onun kudreti, kuvveti altında olacak. “Böyle bir güç, kuvvet nereden bulunur, nerede olur? Bu güç Allah’tan başkası olamaz.” dediğinizi duyar gibiyim. 

Bizim şu dünyadaki en büyük yardımcımız, dayanağımız, sığınağımız, koruyucumuz Allah’tır. “Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku! Onun kelimelerini değiştirecek hiç kimse yoktur. Ondan başka bir sığınak da bulamazsın.” (Kehf, 18/27.) ayeti bu hakikati bizlere çok bariz bir şekilde öğretmektedir. Her ne hâlde olursak olalım ister iyi ister kötü her an ve hâlimizde Allah’a sığınacağız, O’na dayanacağız, O’ndan medet umacağız, O’nun yardımını isteyeceğiz. Çünkü Allah (c.c.), yardımını bizlere gönderdi mi bütün dünya bizim karşımızda olsa da biz işlerimizi kolaylıkla ve rahatlıkla yaparız. 

Asıl meseleye gelecek olursak… Evet, Allah’tan başka sığınılacak, yardım istenecek kuvvet yok. Peki, Allah’ın bu sonsuz gücünü nasıl arkamıza alabiliriz? O’nun yardımına nasıl kavuşabiliriz? Bilhassa başladığımız veya başlayacağımız herhangi bir işimizde ya da hayati önem arz eden işlerimizde Allah’ın yardımını nasıl kazanacağız? Her zaman Allah’ın işlerimizdeki kolaylaştırıcı ve koruyucu gücünü nasıl elde edeceğiz? Bu sorulara ve nicelerine şöyle cevap verebiliriz: Allah’ın gücünü arkamıza alıp işlerimizi kolaylaştırmak ve işlerimiz bitince de bizlere faydalı olacak şeyleri elde etmemizin tek ve yegâne yolu, ne olursa olsun yememizden içmemizden tutun en önemli işlerimize varıncaya kadar bütün işlerimize başlarken Allah’a, Allah’ın ismiyle yani besmele ile sığınmaktır. Peygamberimiz (s.a.s.) “Besmelesiz her iş güdüktür.” (Ebu Davud, Edeb, 21.) buyurduğu hadisinde besmele ile başlamayan bir işin sonucunda yararlı bir netice elde edilemeyeceğini bildiriyor. 

Besmele, en kısa haliyle “bismillah”, “Allah’ın adıyla” anlamına gelen bir ifadedir. Başladığımız işe “bismillah” diyerek başladığımızda “Allah’ım senden başka güç, kudret sahibi yoktur, bu yapacağım işi ancak senin yardımınla tamamlayabilirim, ancak sen istediğim neticeye kavuşturursun, ancak sen tüm engelleri kaldırırsın, ancak sen yolum kapandığında yolumu açarsın, ancak sen düşmanlarıma karşı beni korursun, ancak sen bana bu işi yapabilme ve bitirebilme gücü verirsin...” demek isteriz. 
Besmeleyi, daha çok hamilik olarak kabul edebiliriz. Hami, destek olan, gözeten, kollayan, koruyan, koruyucu demektir. Besmele çektiğimiz andan itibaren Allah’ın himayesi altına girerek tamamen O’nun desteğini, koruyuculuk gücünü arkamıza alıyoruz ve O’nun gözetimi altına giriyoruz. Her yerde ve işte Allah’ın referansı ile hareket etmiş oluyoruz. Allah’ın referansına ve hamiliğine sığındığımızda besmele, bütün zorluklara karşı arkamızda büyük bir güç olarak durur. 

Başta Peygamber Efendimiz (s.a.s.) olmak üzere tüm peygamberler her işlerinin başında besmele çekerlerdi. Hz. Süleyman, Belkıs’a gönderdiği mektuba besmele ile başlar: “Mektup Süleyman’dan gelmekte, rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla başlamaktadır.” (Neml, 27/30.) Belkıs besmele ile başlanan mektubu alınca Hz. Süleyman’ın kuvvetli bir hükümdar olduğunu bu gücü de Allah’tan aldığını anlar. Hz. Süleyman ile görüşmeye gider ve Müslüman olur. Hz. Nuh (a.s.) da gemisini tamamlar: “Nuh, ‘Haydi gemiye binin! Yüzerken de dururken de Allah’ın adını anın. Şüphesiz ki Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.’ dedi.” (Hud, 11/41.) ayet-i kerimesinde görüldüğü üzere Hz. Nuh kendine inanlardan gemiye binmelerini, gemiye binerken ve gemide iken Allah’ın adını anmalarını, besmeleyi söylemelerini istiyor. Bu besmelenin hürmetine Allah gemiyi devasa dalgaların arasından salimen karaya çıkartıyor.

Evet, besmelenin büyük bir gücü var. Eğer o gücü daima yanımızda bulmak istiyorsak ilk önce Allah’a tam bir kul olalım sonra da her işimize besmele ile başlayalım. Dilimize Allah’ın ismini, besmeleyi virt edinelim vesselam. Mevlid-i Nebi’nin yazarı Süleyman Çelebi bu durumu ne kadar güzel ifade etmiş:

“Allah adın zikredelim evvela, 
Vacib oldu cümle işte her kula. 
 
Kim ki Allah adını önce ana, 
Her işi kolay eder Allah ona. 
 
Allah adı olsa her işin önü, 
Asla ebter olmaz o işin sonu. 
 
Bir kez Allah dese aşkla lisanın, 
Kalmayıp dökülür bütün günahın.”

Editör: Mehmet Çalışkan