GÜLŞEN ÜNÜVAR

Her giden sıkıntının yerini yenisi alır. Müşkülünü atlatan, işte bu sondu sanır. Aslında hayat boyu sürer bu mücadele. Böyle böyle oyalanır insan hayatta. Böyle böyle sınavını verir dünyada. Sabrını ölçer çoğu zaman, başına gelen her musibet. Nasıl karşılayıp nasıl uğurladığına dikkat et. Sen sen ol, isyanlara kapılma! Sadece senin başına geliyor sanma. Herkesin sınavı ayrıdır girdiği yaşam savaşında. Seninki sana, onunki ona büyük gelir kul nazarında. Kiminin işidir yoluna girmeyen, kiminin evi. Kiminin atından arabasından yüzü gülmez, kiminin yürümeye dahi sağlığı el vermez. Kimi bir lokma ekmek için akşamı eder, kimi eskimiş mendille alın terini siler… Dedim ya, biri giderken diğeri gelir kederin. Tam hallettim dersin, sapı tersine dönüverir keserin. Bir gün rahata ererim sanırsın lakin olmaz! Dert gider amma yeri boş kalmaz. Sana düşen, çaba sarf etmektir en başta. Sabır gelir ondan sonra. Her derdin yerini yenisi alacak diye üzülmeyesin. Son sınavınla, bir öncekinden daha fazla mücadele edesin. Sıkıntılar, elbette bitmeyecek. Her meselenin ardından yenisi gelecek. İnsan ki savaşacak gücü bulabilir her şartta. Yoksa Allah verir mi hiç kaldıramayacağı yükü kuluna?

Savaşmak demişken, kararını bilmek gerek çabanın bile. Ne gerek var hırs perdesine bürünmeye. Sen elinden geleni yap, gitme fazlasına. Bir sınır koymuştur Hak, kul çabasına. Her şeyi planlayıp yoluna koyamazsın. Kader denen bir yazgı var, bil ki ona karışamazsın. Bazen yanılır da insan, hata yapar. Sağlam diye gider kırılgan dala konar. Kendi gücü, emeğidir güvendiği. Çalışarak istediği yere ulaşacağını sanmaktır bildiği. Ekseriyetle de evladına yapar bunu. En iyi yerlere çıkarıp en başarılı makamlarda görmek ister onu. Evladının tahtını yapmaktır tek emeli. Geleceğini garantiye alma isteğidir bu çabanın temeli. Aslında iyi niyetli bir harekettir özünde. Ancak insan unutur bir an acizliğini de gücünü büyütür gözünde. Bir an başardım zanneder. Ona göre işleri tam da istediği gibi gider. Anne- babanın en büyük muradıdır çocuğunun mürüvveti. Oluruna bırakmaz da hep daha fazlasınadır gayreti. İşi, aşı, evi hazırdır kendine göre. Bir de yuvasını kurdu mu, değme keyfine... Bilmez ki insan, nerede başlar nerede biter haddi. Kendinde nasıl bulur, her şeyi kontrol edebilme hakkı! Diyeceğim o ki, umduğundan daha başka yazılar yazılır alnına. Atalar çıkarayım der tahta, döner dolanır gelir bahta. Sonra pişman olur, eyvah edersin. Keşke haddimi aşmayıp planlar kurmasaydım dersin.

Baht, seni adresten adrese gezdirir. Bakarsın hiç ummadığın anda sana en güzel akıbeti sezdirir. Bir garibanın hayır duasıdır bazen yolunu açan. Seni en zor sınavlardan geçirip otağına bereket saçan… El üstünde tutmak lazım gelir garip gurebayı. Bir derbederin duası döndürür, gördüğün şu koskoca dünyayı. Tanrı misafiridir, buyursun gelsin ocağımıza. Kapımız açık her daim, ortak olsun rızkımıza. Bağdaş kurup otursun başköşemize. Edeceği bir teşekkür ile taht kursun gönlümüze. Sanır mısın ki yüktür bir insan diğerine. Gelip geçer misafirlik, baki kalan iyiliktir şu âleme. Kapını çalana gönül koymayasın. Ebediyen sende kalacak, başına dert açacak sanmayasın. Sen sen ol, muhtaç kişinin önünde eğil. Adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil. Eğilmek derken, kulu kölesi olmak anlamına gelmiyor elbette bu tavsiyemiz. Her daim tevazudan yanadır zira haletiruhiyemiz. Kastımız; iyilik, vicdan, merhamet. Niyetimiz halis, niyetimiz hakikatten ibaret. Can bile emanet iken bu vücutta, gel sen insan denen varlığı angaryadan sayma. İnsan ki dünyadan geçer gider usulca. Ve usulca akar, hâlden anlayanın kalbine. Yine usulca çıkar ve gider, istenmediğine dair kanaat getirdiğinde.

Az gittik uz gittik, sözümüzü çekinmeden ziyadesiyle sarf ettik. Kâh dağ tepe aştık, kâh kalıbımızdan taştık. Zannederim ki kimsenin kalbini kırmadık ve kimseden bir vebal almadık. Sözümüzü söyledik, çekildik kenara. Sanılmasın ki son verdik ince kelâma. Diyecekleri kolay kolay biter mi hiç, gönlü hoş olanın? Susması mümkün müdür, dolu testi ile muhabbete varanın? Susmasın da zaten, söz bilenin sözü. Ve daima atalara dayansın, her yarenliğin özü. Sağlamdır zira en altta bulunan tuğla. Sen üzerine koyarak genişlet ufkunu mutlaka. Sana kalan, senden öncekinin yüreğidir. Eski söz, yeni sözün direğidir. Sağlam ör ve azimle inşa et duvarını. Tam zamanında ve inançla kaldır harmanını. Eskiden güç al ama daima açık ol yeniliğe. Bir sarmaşık gibi sarıl, sana rehberlik eden direğe. Çiçek çiçek açılsın tüm sözlerin, ulaşsın gökyüzüne. Uçurtmalara takılıp buram buram yayılsın kokun, insin yeryüzüne. Bir direk de sen bırak mesela ardına. Bir ağaç da sen dik, senden önce, senin için sevdalanmış yurduna.

Editör: Mehmet Çalışkan