“Bir gece, kendisine bazı âyetlerimizi gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah eksikliklerden münezzehtir. O, gerçekten her şeyi işitmekte ve görmektedir.” (İsrâ 17:1)

Mesafeleri ortadan kaldıran, insanın her bir zerresine sinen imanıdır. Dildeki dua, özdeki hayadır!

Yüce Rabbimiz ki, bize en yakın olandır. Bu yakınlığın kıymetinin idrakına vardığında kul, gereğini de yerine getiriyorsa geriye ne kalır?

“Sabrederek ve namaz kılarak (Allah'tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah'a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir.” (Bakara 17:45)

Bir yanda Mescid-i Haram, bir yanda Mescid-i Nebevi!

Bir de Mescid-i Aksa’yı hatırlamalı ki (vurgu), her biri Resul-i Ekrem (S.A.S.) Efendimizin gidip, görülmesi gerektiğini buyurduğu 3 büyük mabedimizdir! Bu dünya üzerinde kılınan en faziletli namazlar, buralarda eda edilenlerdir!

Namaz ki mübarek dinimizin direğidir! Bu dünyada aldığımız ferah bir nefes, ötelerde bizi ateşten koruyan kafestir! Yüce Rabbimiz ’in etrafını bereketli kıldığını Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de açıkça ifade ettiği bu topraklara yüz sürüp, ibadet etmek, inşallah, bunu kalpten arzu eden her mümine nasip olur!

Mekke’ye olan mesafesi nedeniyle 'Uzak Mescid' olarak adlandırılan Mescid-i Aksa ve çevresi, bu ismin yaygınlık kazanmasından evvel Beyt-ül Makdis olarak anılıyordu. Hz. Süleyman (a.s.) tarafından inşa edilen bu mescid, bugün üç semavi din için de kutsal sayılan Kudüs topraklarında yer alıyor.