“Hep birlikte Allah'ın (cc) ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın (cc) size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah (cc) size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.” (Âl-î İmrân suresi 3:103)

Bir inciyi görüp, güzelliğinden, ışıltısından etkilenmemek mümkün mü? Göz ardı edebilir miyiz, o beyazlığın, o saflığın görkemini? Bir kez gördükten sonra, aynı gözlerle bakabilir miyiz etrafa? Peki, hiç düşünür müyüz? Çok denediler elbet! Yeryüzü İncileri’nden ses çıkmasın, içlerinde soluk alınmasın diye uğraşanlar oldu ki, aman Allah’ım o ne kin, o ne yıkıcı bir melanet! İşte Kul Şerif Cami, böylesi şer peşinde koşanlara verilen en muazzam karşılıklardan bir tanesi! Nice zamanlar görüp geçirdi! Ne yıkımlar ne saldırılar atlattı da; Allah’ın (cc) izni, müminlerin gayretiyle bugünlere geldi!

Caminin tarihi yüzyıllar öncesine, bugünkü Tataristan Özerk Cumhuriyeti topraklarında hüküm süren Kazan Hanlığı Dönemi’ne kadar uzanıyor. 1552 yılında, Orta Asya topraklarındaki barış ve adaletin yegâne temsilcilerinden Kazan Hanlığına karşı, Rus Çarı Korkunç İvan sefer düzenleyip, Kazan şehrini kuşatıyor. Başta Kul Şerif ve talebeleri olmak üzere şehrin Müslümanları, tüm güçleriyle kuşatmaya karşı koyuyorlar ancak muvaffak olamıyorlar. Kazan’ın Rusların eline geçmesiyle bölgedeki 4 yüz yıllık Türk hakimiyeti sona eriyor.

Yetmezmiş gibi neredeyse tüm cami ve medreseler de yıkılıyor. Yıktırılan camilerden biri de Kul Şerif Cami. Camiye adını veren Kul Şerif ve onun talebeleriyse, onlarca müminle birlikte katlediliyorlar. Aradan geçen asırlar boyunca, Tataristan’ın Müslüman halkı ne Kul Şerif’i unutuyor ne de Kul Şerif Cami’ni! Nasıl unutulabilirdi ki, Kul Şerif gibi ilmi ile İslam’a hizmet eden, talebeler yetiştirip, kaleminden nadide şiirler dökülen biri!

Takvimler 1996’yı gösterirken, özerkliğine kısa süre önce kavuşup adeta yeniden doğan Tataristan’da, caminin daha evvel bulunduğu yerde tekrar inşa edilmesine karar verildi! Bu kararın uygulanması için hem Tataristan Müslümanları hem de dünyanın pek çok İslam ülkesi maddi yardımlarda bulundular. Herkes biliyordu, Kul Şerif Cami’nin Tataristan’ın manevi iklimi için çok kıymetli olduğunu! Ve yine biliyorlardı ki, Ayet-i Kerime’de Yüce Allah “Hep birlikte Allah'ın (cc) ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın (cc) size olan nimetini hatırlayın...” diye buyuruyordu. Bu yolda birlik olundu ve nihayet, büyük uğraşların ardından, 2005 yılının temmuz ayında Kul Şerif Cami; Kazan Şehri’nin kuruluşunun bininci yılında ibadete açıldı.

Bugün, Kazan Şehir siluetinin en önemli parçası bu cami! Şehrin neresinde olursanız olun minareleri gözüküyor. Hem gece hem gündüz parıl parıl parlıyor! Genişçe bir avluya sahip Kul Şerif Cami’nin giriş kısmı İslam eserleri müzesi olarak da kullanılıyor. Üst kat ise özellikle bayram günlerinde ibadet etme arzusundaki müminlerce dolduruluyor. Geleneksel İslam mimarisi unsurları ile Osmanlı izlerinin yanı sıra, barok esintiler de göze çarpıyor Kul Şerif Cami’nde! İşlemeler göz doldururken, en çok lale motifi çekiyor dikkatleri üzerine.

Lale, Tasavvufta Allah’ın (cc) varlığı ve birliğini temsil ettiği gibi Tataristan Halkı tarafından yeniden doğuş ve gelişimin simgesi olarak görülüyor. Aynı zamanda lale, Tataristan Müslümanları Dini İdaresi’nin de sembolü! Ve bir bütün olarak Kul Şerif Cami, Tataristan’daki İslami varlığın bir sembolü! Öylesine güçlü ki, görür görmez avucunun içine alıyor insanı Kul Şerif Cami. Huzur ve mutlulukla sarıyor bizi! Ne de olsa, ardında koca bir tarih, koskoca bir ümmetin gayreti ve Alemlerin Rabbi’nin (cc) salahiyeti var!