Geleneğimizde "üç aylar" diye ifade edilen Recep, Şaban ve Ramazan ayları Yüce Allah'ın biz kullarına hediye ettiği çok değerli zaman dilimleridir. Bu aylar mümkün olduğunca çok ibadet ve kulluk muhasebesi ile geçirilmelidir. 

Üç aylar, Allah Teâlâ’nın rahmet ve mağfiretinin üzerimize bol bol indiği bereket mevsimi olarak kabul edilmiştir.

Sevgili Peygamberimiz (sas) “Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle ve bizi Ramazan ayına ulaştır.” (İbn Hanbel, Müsned, I, 259) şeklinde dua etmiştir.

"Üç Aylar Orucu" nedir?

Receb ve Şâban aylarının tamamının oruçlu geçirilerek Ramazan ayı ile birleştirilmesi “üç aylar orucu” olarak adlandırılır.

Resûl-i Ekrem (sas)’in Şâban ayında diğer aylara oranla daha fazla oruç tuttuğu, bazen da tamamını oruçlu geçirdiği nakledilmektedir. Ancak Resûlullah’ın Receb ve Şâban aylarını birleştirerek aralıksız oruç tuttuğuna, böylece üç ayları oruçlu geçirdiğine dair herhangi bir bilgiye sahip değiliz.

Belirli günler dışında her zaman nâfile oruç tutulması mümkündür; ancak fazileti hakkında hadis bulunan ya da belirli zamanlarda tutulması tavsiye edilen nâfile oruçlar arasında üç aylar orucu isminde bir oruç mevcut değildir.

  • Bizler de Peygamber Eefendimiz (sas)’in uygulaması gibi Recep ve Şaban ayında oruç tutarak farz olan Ramazan orucuna hazırlık yapabiliriz.
  • Recep ve Şaban aylarında varsa kaza oruçlarımızı biran önce bitirmeye niyet edebiliriz.
  • Kaza orucu olmayan ise bilhassa Allah’a amellerin arz edildiği günler olan Pazartesi ve Perşembe günleri ya da ayın en parlak olduğu hicrî ayların 13, 14 ve 15. Günleri nafile oruç tutabilir. 

Resûlullah (sas), eyyam-ı biyd’de  (hicrî ayların 13, 14 ve 15. günlerinde) oruç tutmayı tavsiye etmiş (Ebû Dâvûd, Savm, 69; Tirmizî, Savm, 54) ve o günlerde oruç tutmanın senenin tüm günlerini oruçlu geçirmek gibi olduğunu belirtmiştir (İbn Mâce, Sıyâm, 29)

  • Kişi, sağlığı müsait olup güç yetirdiği takdirde bu aylarda dilediği kadar nafile oruç tutabilir. 

Üç aylarda oruca nasıl ve ne zaman niyet etmeliyiz?

Niyet etmek orucun şartlarındandır.
Niyetsiz oruç sahih değildir. Kalben niyet etmek yeterli ise de niyeti dil ile ifade etmek menduptur. Oruç için sahura kalkılması da niyet sayılır.

  • Her türlü oruç için mümkün oldukça, sabah vakti girmeden önce veya geceden niyet etmek en faziletli olanıdır. 

Kaza orucu tutmak isteyenler  gün batımından itibaren imsak vakti girmeden önce, “üzerimde borç olan ilk orucun kazasına...” ya da “en eski kaza orucumu yarın tutmaya” diyerek niyet etmesi gerekir. 

Kaza orucu olmayıp  Nafile oruca niyet edecek kişi ise şöyle niyet eder:

“Niyet ettim Allah rızası için yarınki orucu tutmaya” şeklinde niyet etmesi yeterli olur. Bu niyeti akşam namazından rtesi günün kuşluk vaktine hatta öğle namazı vaktinin girmesinden az önceki vakte kadar devam eder. Öğle vakti girdikten sonra artık hiçbir oruca niyet edilemez.

Zevalden önce nâfile oruca niyet etmenin câizliğini gösteren hadisler bulunmaktadır. Bunlardan birinde, Peygamberimiz’in bir gün Âişe vâlidemize öğle yemeği hazırlayıp hazırlamadığını sorduğu, Hz. Âişe'nin yiyecek bir şey olmadığını söylemesi üzerine Peygamberimiz’in o gün oruç tuttuğu rivayet edilir.

Ancak imsaktan sonra yapılacak niyetin geçerli olması için bu o zamana kadar bir şey yenilip içilmemiş, oruca aykırı bir iş yapılmamış olması gerekir. Aksi takdirde gündüz niyet caiz olmaz.

Şafiî mezhebine göre ise nafile dışındaki tüm oruçlara geceden niyet edilmelidir.

İmsak vaktine kadar niyet edilmemişse o günün orucu geçerli olmaz. Nafile oruçlara ise güneş tepe noktasına gelmeden öncesine kadar niyet edilebilir (Şirâzî, el-Mühezzeb, I, 331-332).

Unutulmaması önemli bir noktada şudur ki; Ramazan ayında ezanlar imsak vaktinde okunurken, üç aylarda imsak vaktinde okunmamaktadır. Orucun başlama vakti olan imsakın zamanını mutlaka takvimden kontrol etmeliyiz.
 

Editör: Hüsne Yılmaz