Begeç, BM İnsan Hakları Konseyinin 54. Oturumu kapsamında düzenlenen "Ayrımcılık, düşmanlık veya şiddeti teşvik eden dini nefretin temel nedenleri ve insan hakları üzerindeki etkileri" başlıklı interaktif diyalog oturumunda konuşma yaptı.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk'e yaptığı güncelleme konuşması nedeniyle teşekkürlerini ileten Begeç, bölünme politikaları, çifte standartlar ve kutuplaşma konusundaki kaygıları paylaştıklarını kaydetti.

Begeç, "Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi (ICCPR), BM İnsan Hakları Konseyinin 53/1 sayılı kararı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadına rağmen Kur'an-ı Kerim'e yönelik saygısızlığın devam etmesini şiddetle kınıyoruz. Aynı doğrultuda, ulusal ve dini sembollere yönelik alçak saldırıları da şiddetle kınıyoruz. İfade özgürlüğü, ırkçılıktan hüküm giymiş kişilere kutsal kitapları yakmasına, dini nefreti yaymasına, ayrımcılığı, düşmanlığı ve şiddeti teşvik etmesine izin vermemelidir." dedi.

"İslam düşmanlığının yükselişi, bağnazlığın yükselişiyle yakından bağlantılıdır"

Tüm uluslararası insan hakları sözleşmeleri uyarınca hakların kötüye kullanılmasının yasak olduğunu ve ifade özgürlüğünün mutlak olmadığını da hatırlatan Begeç, şöyle devam etti:

"Arka planda ırkçılığın, yabancı düşmanlığının ve İslam düşmanlığının yükselişi, siyasi yaşamın her kesiminde bağnazlığın yükselişiyle yakından bağlantılıdır. Her türlü nefreti ve ırkçılığı herhangi bir bahaneyle normalleştirmek hukuki, siyasi ve ahlaki açıdan kabul edilemez. İlgili tüm ülkeleri, uluslararası insan hakları hukuku kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeye, bu eylemlerin faillerine karşı gerekli önlemleri almaya ve bölücü, kutuplaştırıcı, toplumsal barışı hedef alan olayların tekrarını engellemeye çağırıyoruz."

Kaynak: AA