Tövbe ne demektir?

Tövbe; kulun işlediği bir günahtan pişmanlık duyup, bir daha işlemeyeceğine dair yüce Yaratıcıya söz vermesi ve O’ndan af dilemesidir. Af dileme isteği, kulun hatalarından dolayı vicdanında duyduğu rahatsızlıktan ortaya çıkar. Günahlar, Allah’ın rızası ile kul arasında bir perdedir. Bu perdenin ortadan kalkması, kişinin yapacağı tövbeye bağlıdır. Sevgili Peygamberimiz, kulların günah işleme ve tevbe etmeleriyle ilgili şöyle buyurmuştur. “Her insan günah işleyebilir. Günah işleyenlerin en hayırlıları ise tövbe edenlerdir.” (İbn Mâce, Zühd, 30)

Tövbe, bütün mü’minlere emir ve tavsiye edilen bir görevdir. Çünkü kullar, Allah’ın kendilerini mükellef kıldığı her hususu, ne kadar gayret etseler de gereği gibi yerine getiremeyip zaman zaman hata yapabilirler. Bunun için

Yüce Rabbimiz: “Ey mü’minler! Hepiniz Allah’a tövbe edin ki kurtuluşa eresiniz” (Nûr, 24/ 31) buyurmuştur.

Tövbenin Allah katında makbul olması için; içten gelerek, tam bir ihlâsla yapılması gerekir. Bu da kalp ile pişman olup bu pişmanlıktan dönmemek, dil ile istiğfar etmek, fiilen de günahı terk etmekle mümkün olur. Bunun yanında, kul ve kamu hakkı içeren konularda tövbenin kabul edilebilmesi için öncelikle hak sahiplerinin hakkını vermek ya da onlarla helâlleşmek gerekir. İşte böyle bir tevbe Kur’ân’da içtenlikle yapılan tevbe olarak ifade edilmiş ve şöyle buyrulmuştur: “Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin...” (Tahrîm, 66/8)

Mü’min, günahının bağışlanması için Allah’a istediği sözlerle yalvarabilir.

Günahlarının affının Allah’tan talebini ifade eden şu dualar da ihlasla okunabilir.

Sahabeden İbn Ebi’l-Evfâ, Peygamberimizin şöyle dua ettiğini bildirmiştir:

“Allah’ım! Beni günahlarımdan kar, buz ve soğuk su ile temizle.

Allah’ım! Beni günahlarımdan elbisenin kirlerden temizlendiği gibi temizle.” (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 955)

 Sahabeden Abdullah ibn Mesûd, Peygamberimizin şu duayı üç defa okuyan kimsenin günahlarının bağışlanacağını söylediğini bildirmiştir:

أسْتَغْفِرُ اللهَ العَظِيمَ الذي لا إلهَ إلّا هو الحَيَّ القيومَ وأتُوبُ إلَيْه

Anlamı: “Ulu Allah’tan bağışlanmamı dilerim ki O’ndan başka ilâh yoktur. O, diridir ve kayyumdur. O’na tövbe ederim.” (Hâkim, Dua, I, 511)

 Sahabeden Ebû Bekir (ra), Peygamberimiz (sas)’e; ‘Bana bir dua öğret de onu namazımda okuyayım’ deyince; Efendimiz, şöyle dua etmesini buyurmuştur:

اللَّهُمَّ، إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي ظُلْمًا كَثِيرًا، وَلَا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ، فَاغْفِرْ لِي مَغْفِرَةً مِنْ عِنْدِكَ وَارْحَمْنِي.

Anlamı: “Allah’ım! Ben gerçekten nefsime çok zulmettim. Günahları ancak sen bağışlarsın. Beni katından bir mağfiret ile bağışla, bana merhamet et. Şüphesiz sen çok bağışla yansın, çok merhametli olansın.(Buhârî, Ezân 149, De’avât 17, Tevhîd, 9; Müslim, Zikir ve Dua, 48)

رَبِّ اغْفِرْ لِي خَطِيئَتِي وَجَهْلِي، وَإِسْرَافِي فِي أَمْرِي كُلِّهِ، وَمَا أَنْتَ أَعْلَمُ بِهِ مِنِّي.

"Rabbim! Hatalarımı, yaptığım cahillikleri, işlerimde yaptığım bütün aşırılıklarımı ve benden daha iyi bildiğin her şeyi bağışla." (Buhârî, "Da’avât", 60)

اللَّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّي.

"Allah'ım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni de affet! "(İbn Mâce, "Dua", 5)

اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي ذَنْبِي كُلَّهُ، دِقَّهُ وَجِلَّهُ، وَأَوَّلَهُ وَآخِرَهُ، وَعَلَانِيَتَهُ وَسِرَّهُ

"Allah'ım! Günahlarımın küçüğünü büyüğünü, ilkini sonuncusunu, insanlardan gizlenerek yaptığım ve gizlenmeden alenen yaptığım bütün günahlarımı bağışla." (Müslim, Salât, 216)

اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي مَا قَدَّمْتُ وَمَا أَخَّرْتُ، وَمَا أَسْرَرْتُ وَمَا أَعْلَنْتُ

"Allah'ım! Yapmış olduğum ve yapacak olduğum, insanlardan gizlenerek yaptığım ve gizlenmeden alenen yaptığım bütün günahlarımı bağışla." (Buhârî, Da’avât, 60; Tirmizî, Da’avât, 32)

Sahabeden Ebû Mûsâ el-Eş‘arî (ra) diyor ki; Resûlullah (sas) şöyle dua ederlerdi:

 “Allah’ım! Günahlarımı, bilgisizlik yüzünden yaptıklarımı, haddimi aşarak işlediğim kusurlarımı, benden daha iyi bildiğin bütün suçlarımı bağışla!

Allah’ım! Ciddî ve şaka yollu yaptıklarımı, yanlışlıkla ve bilerek işlediğim günahlarımı affeyle! Bütün bu kusurların bende bulunduğunu itiraf ederim.

Allah’ım! Şimdiye kadar yaptığım, bundan sonra yapacağım, gizlediğim ve açığa vurduğum, ölçüsüz bir şekilde işlediğim ve benden daha iyi bildiğin günahlarımı affeyle! Öne geçiren de sen, geride bırakan da sensin. Senin gücün her şeye yeter.” (Buhârî, De’avât, 60; Müslim, Zikir ve Dua, 70)

Editör: Hüsne Yılmaz