İslâm’ın, titizlikle korunmasını istediği beş esastan birisi de hayat ve sıhhattir. Bu nedenle sağlığı korumak ve bunun için gerekli tedavi yollarına başvurmak dinî bir görevdir. Nitekim Peygamberimiz (sas) bunu arkadaşlarına emrettiği gibi, kendisi de günün imkânları içinde tedavi olmuştur. Maddî tedavi ile beraber manevî tedaviye de müracaat etmiş, bunun için dua ve âyetler okumuştur.

Uzun yıllar hastalık çeken Eyyûb (as), hastalığının iyileşmesi ve sıkıntısının giderilmesi için Allah’a şöyle dua eder:

أَنّٖي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنْتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمٖينَ

Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen merhametlilerin en merhametlisisin. (Enbiya, 21/83)

Peygamberimiz, sabah akşam şu duayı okuyarak Allah’tan sağlık, âfiyet ve iyilik istemiştir:

اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْعَافِيَةَ فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ

“Allah’ım! Senden dünya ve ahirette af, sağlık, sıhhat ve nimet istiyorum.” (Ebû Davud, Edeb, 110)

Sahabeden Hz. Enes (ra) anlatıyor: Peygamberimiz (sas) hastalıklara karşı şu duayı okurdu

Allah’ım! Alaca hastalığından, delilikten, cüzzâm hastalığından ve her türlü kötü hastalıklardan sana sığınırım.” (Ebû Dâvud, Salât, 367; Nesâî, İstiâze, 36)

Peygamberimizin eşi Hz. Âişe (ra) diyor ki: Peygamberimiz (sas), ailesinden bazı fertleri sağ eliyle sıvazlar ve şöyle dua ederdi:

أَذْهِبِ الْبَأسَ رَبَّ النَّاسِ، اشْفِهِ أَنْتَ الشَّافِي، لَا شِفَاءَ إِلَّا شِفَاؤُكَ، شِفَاءً لَا يُغَادِرُ سَقَمًا.

Ey insanların rabbi! Rahatsızlığı gider ve şifa ver. Şifayı veren ancak Sensin. Senin vereceğin şifadan başka şifa yoktur. Öyle şifa ver ki hiç hastalık izi kalmasın. (Müslim, Selâm, 47)

Sahabeden Osman b. Ebi’l-Âs (ra), müslüman olduğu günden beri vücudunda var olan bir ağrıdan dolayı Peygamberimiz (sas) ’e durumunu anlatmış, Resûlullah (sas) de ona; “Elini vücudunun ağrıyan yerinin üzerine koy; üç defa ‘Bismillah’ de, yedi defa da;

 

أَعُوذُ بِاللهِ، وَقُدْرَتِهِ مِنْ شَرِّ مَا أَجِدُ، وَأُحَاذِرُ

“Eûzü billâhi ve kudretihî min şerri mâ ecidü ve ühâziru”

Allah’ın adıylaHissettiğim ve sakındığım ağrının şerrinden Allah’a ve Allah’ın kudretine sığınırım!

Çevresindeki hastalarla yakından ilgilenmek suretiyle ümmetine örnek olan Sevgili Peygamberimiz, ashâbından da hastaları ziyaret etmelerini istemiştir. Sevgili Peygamberimiz, “Kim güzelce abdest alır ve sevabını Allah'tan umarak (hasta olan) Müslüman kardeşini ziyaret ederse, yürünerek yetmiş yılda kat edilecek bir mesafe kadar cehennemden uzaklaştırılır.”   (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 3müjdesini vermiştir. Hatta hasta ziyaretinde bulunan kimseye bir meleğin, “Güzel bir ömür sür. Attığın adımlar hayırlı olsun. Cennetteki yerine hazırlan.” diye seslendiğini beyan etmiştir. (Tirmizî, Birr, 64)

Sevgili Peygamberimiz,“Bir kimse hastayı ziyaret ettiğinde rahmetin içine dalar; onun yanında oturunca da rahmet onun gönlüne yerleşir.”  buyurmak suretiyle hasta ziyaretlerinde uğrayıp geçmek yerine hastanın yanında bir miktar kalmayı tavsiye etmektedir. Bu sözleriyle Hz. Peygamber, ziyaretin gerekliliğiyle birlikte ziyaret âdâbını da öğretmektedir.

Peygamberimiz (sas), hasta için dua edilmesini, ona moral verecek iyi dilek ve temennilerde bulunulmasını tavsiye etmiştir: “Bir hastanın yanına girince, sağlık ve uzun ömür temennisiyle onu rahatlatın. Zira böyle yapmak –ondan bir şeyi uzaklaştırmaz ama– onun gönlünü hoş eder.” (Tirmizî, Tıbb, 35).

Sevgili peygamberimiz (sas) hasta olan sahabeleri ziyaret ettiğinde dua etmiş bazen de şu temennilerde bulunmuştur:

لاَ بَأْسَ طَهُورٌ إِنْ شَاءَ اللّٰهُ

Bir şey yok, iyi olur inşallah. (Buhârî, Merdâ, 10, 14)

*

كَفَّارَةٌ وَطَهُورٌ

Günahlarına keffâret ve temizlik olsun. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 21/223, No: 13616)

*

أَسْأَلُ اللّٰهَ الْعَظٖيمَ رَبَّ الْعَرْشِ الْعَظٖيمِ أَنْ يَشْفِيَكَ

Arşın Rabbi olan yüce Allah’tan sana şifa vermesini istiyorum. (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 12)

Hastaların yanına geldiğinde, şifa vermesi için Allah'a dua eden Hz. Peygamber(sas), Her kim eceli gelmemiş olan bir hastayı ziyaret eder de onun yanında iken yedi defa, "Büyük arşın Rabbi Yüce Allah"tan sana şifa vermesini dilerim." diye dua ederse, Allah o hastaya afiyet ihsan eder.”  ifadesiyle, duanın hastaya olan faydasına dikkat çekmiştir. 

Peygamberimiz, sadece ziyaretçinin değil, aynı zamanda hastanın da kendisine şifa vermesi için Yüce Allah'a dua etmesini tavsiye etmektedir. Hastalığın acısına dayanamayıp sabırsızlık göstererek ölmek için dua etmeyi yasaklamıştır. Hastaya dua etmeyi öğütleyen Allah Resûlü, “Ziyaret için bir hastanın yanına girdiğinde ondan senin için dua etmesini iste. Zira onun duası, meleklerin duası gibidir.” (İbn Mâce, Cenâiz, 1) tavsiyesinde bulunmaktadır. Sonuçta ziyaret eden de ziyaret edilen de hayır dua ile ferahlamaktadır.

Hz. Ali (ra), diyor ki: Hastalandığım bir anda Peygamberimiz (sas) beni ziyaret etti. Ben o anda: “Allah’ım! Eğer ecelim geldi ise beni rahatlat, eğer gelmedi ise beni kaldır ve eğer bu bir deneme ise bana sabır ver” diyordum. Peygamberimiz (sas): “Nasıl dedin,” dedi. Ben de dediklerimi tekrar ettim; ayağı ile bana dokundu ve;Allah’ım! Ona afiyet -şifa- ver!” diye dua etti. Bir daha da o ağrıdan şikayet etmedim. (Tirmizî, De’avât, 112)

Sevgili Peygamberimiz müminin başına gelen herhangi bir bela veya rahatsızlığın onun günahlarına kefaret olacağını belirtmiştir. Hatta Enes b. Mâlik'le birlikte, gözünden rahatsız olan Zeyd b. Erkam"ı ziyarete gittiklerinde, “Eğer gözündeki bu rahatsızlık devam eder de sen de sabredip karşılığını Allah'tan beklersen, kesinlikle Yüce Allah'a günahsız bir şekilde kavuşursun.” müjdesini vermiştir. (İbn Hanbel, III, 156)

Bu hadisten anlaşılacağı üzere, hasta insan sabırlı olmalı, isyan etmemeli ve daima Allah’tan şifa dilemelidir. Nitekim Peygamberimiz (sas) bir başka sözlerinde ölümü istemeyi yasaklamış ve insanın her zaman hayat gibi bir nimeti istemeyi ve yaşadığı sürece iman ve hayırlı iş yapmayı talep etmesini tavsiye etmiştir. Her şeye rağmen insan hastalıklara ve belalara karşı dayanacak gücü kendinde bulamazsa şöyle dua etmesini istemiştir “Allah’ım! Eğer yaşamam benim için hayırlı ise bana ömür ver. Ölümüm benim için hayırlı ise bana onu nasip et.” (Buhârî, De’avât, 29)

Editör: Hüsne Yılmaz