Şehir ve medeniyet

Hayatın tüm alanlarını kuşatan bir din olarak İslam, şehirlerin siyasal, ekonomik, kültürel ve toplumsal yapısını da biçimlendirmiştir. Müslümanlar karşılaştıkları kültür ve medeniyetlerden devraldıkları müktesebatı yeniden inşa ederek kendilerine özgü bir şehir modeli ortaya koymuştur. Medeniyetimizde şehirler, birlik ruhu ve dayanışmaya ek olarak kültürel ve sosyal bütünlük içinde teşekkül ettirilmiştir. Nitekim İstanbul, Mekke, Medine, Kahire, Şam, Semerkant gibi şehirlerin hepsinde cami merkezli değerlerle oluşturulan İslam medeniyetinin izleri öne çıkmaktadır. Şehirler sadece çelik, betonarme, taş, tuğla, çimento ile inşa edilmez. İslam tasavvurunda şehirlerin ruhu vardır ve şehir o ruh ile anlam kazanır. Şehirleri yığınlardan arındırarak güzelleştiren cevher; o şehrin tarihi, mimarisi, edebiyatı, sanatı, folkloru, maddi-manevi zenginliği ve yetiştirdiği seçkin insanlarıdır. Bu sebeple şehirleri mekânlarının taşıdığı manevi değerler aracılığıyla anlayıp tanımlamak doğru olacaktır.

---

Dârü’l-Fünûn eğitim hayatına başladı. (1863)
 

Editör: Mehmet Öztürk