Kusur dili ve şükür dili

Hz. Mevlâna der ki; “Bir gönül yapmak gelmiyorsa elinden, bari bir gönül yıkılmasın dilinden.” Kusur dili huzursuzluk, üzüntü, pişmanlık doğurur. Kişilerin birbirine karşı yaptıkları kusurlu davranışlardan dönmesi için avf (af) ve i‘tizâr (özür dileme) kelimeleri kullanılır (Tevbe, 94; Nûr, 22) Kişiler kusurlarının farkına varıp samimi bir biçimde birbirlerinden özür diliyorlarsa, bu da büyük bir erdemdir. 11. yüzyılda yazılan ilk Türkçe siyasetname olan Kutadgu Bilig’de devleti yöneten beylere şöyle tavsiyede bulunulurdu; “Esenlik dilersen, eğer kendine, Kötü söz söyleme, yön ver diline” Şükür dili yapmacık değil samimi olmalı. Şükür dili kusur dilinin tam tersi maddi ve manevi kazançlar sağlar. Her zaman olumlu etkilere sahip şükür dili sayesinde insan şükredilen nimetin artması ya da teşekkür edilenin daha fazlasını vermek istemesi gibi sonuçlara ulaşılır. Şükrünü yerine getirenler ile ilgili olarak bir ayette: “Hani Rabbiniz, ‘Eğer şükrederseniz size (nimetimi) daha çok vereceğim, nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım pek şiddetlidir!’ diye bildirmişti.” (İbrâhîm, 7.)

---

Tekke ve Zaviyeler Kapatıldı. (1925)

---

Kul (Âdemoğlu) “Malım, malım” deyip durur. Halbuki malından sadece şu üçü onundur: Yiyip tükettiği, giyip eskittiği ve sevap için sadaka verdiği. Geri kalan malını ise mirasçılarına bırakır. (Müslim, Zühd, 4)

Editör: Ammar Esenkal