Televizyon kanallarında sıklıkla bir ibadet veya dini bir kavram konuşma veya tartışma gündemi oluyor.

Din, insanlığın ortak değeri olup tarihin her döneminde toplumların gündemindedir. Ancak dini bir kavram konuşulurken veya tartışılırken dikkatli ve özenli olmak gerekir. Bu hem konunun hassasiyeti gereği hem de toplumdaki oluşabilecek kargaşayı önlemek için gereklidir. Tartışmalarla ilgili genel olarak – sözümüz ulaşacak mı bilemem - şu tavsiyeleri ifade etmek mümkündür:

1.      Uzmanlık gerektiren bir konunun ilgisiz kişilerce konuşulması hem ilim ahlakı açısından hem de topluma karşı saygı açısından önemli bir kayıptır.

2.      Akademik düzeyde kalması gereken bir konu başlığının toplumun önünde tartışılmasının kime ne faydası var ki?

3.      Tartışmalar, karşı tarafı veya ötekini mağlup etme düşüncesi / duygusu ile yapılması doğru değildir.

4.      Konu başlıklarının seçiminde büyüklerin ifadesi ile ehem-mühim konusu göz ardı edilmemelidir.

Tartışma Konuları

Hz. Peygamberin vefatı sonrası ortaya çıkan hilafet konusu, özellikle Hz.Osman’ın şehadeti ile başlayan süreç, Cemel ve Sıffin savaşları gibi konular sebebiyle meydana gelen kırılmaların etkileri hala devam ediyor. Ayrıca bazı konular uzun zamandır tekrar tekrar konuşuluyor veya tartışılıyor. Son yüzyıl hatta iki yüzyıl içinde yapılan tartışma konularının neredeyse çok benzerlikler oluşturduğunu görüyoruz. Bunun en tipik örnekleri ise 17. Yüzyıldaki Kadızadeliler ve Sivasiler (bkz.”Kadızadeliler”md. DİA) hareketinin aralarındaki tartışma konularının günümüzde de yürütülmesidir: kabir azabı, şefaat, mehdilik ve kahve içmek caiz mi? İslam dünyasının birçok yerinde kan ve gözyaşı var. Ama biz bu konuları tartışıyoruz. Gençliğin içinde bulunduğu hal ortada iken hoca! olduğunu iddia edenler ısrarla bu konuları gündemde tutuyor.  

Her konu konuşulabilir. Ama şu sorunun cevabı önemli değil mi?: bu konuyu tartışmanın faydası nedir? Toplumu bilgilendirmek mi ? yoksa başka bir şey mi? Metedoloji / usul ve ilmi birikim gerektiren, tarihi sürecin bilinmesi zorunlu olan, konunun kavramlarına hakimiyet gerektiren ve ilgili uzman kişilerin kendi aralarında konuşması gereken bir konuyu, bir tv kanalında iki üç saat süren bir zaman diliminde konuşmak kime ne kazandırır ki? Toplumda en temel ilmihal bilgilerinden yoksun binlerle ifade edebileceğimiz insanımıza anlatılması gereken öncelikli konular bunlar mı acaba? İlim adamlarının kendi aralarında konuşup tartışacağı bir konuyu halka açık yapmaları, özellikle kendisi gibi düşünmeyenleri itham edici hatta tekfire varan iddialarda bulunmaları ilmi hassasiyetten uzak bir tablodur. Daha acısı ise bu tür proğramların özellikle genç neslin dinden ve dini değerlerden uzaklaşmasına vesile olmasıdır.  

Bir ayet veya bir hadis metninden hareketle nüzul sebebi veya vürûd sebebi gibi ilmi disiplinler dikkate alınmadan, bağlamından kopuk değerlendirmeler yapmak, taraftar toplayabilir veya şöhret kazandırabilir. Ama toplumda çok ağır yaralar açmaktadır. Bir hadis metninin kaynağını veya diğer rivayetleri incelemeden hüküm çıkarmak ile ilgili örnek bir konu olarak “vâsıla hadisi “ ile alakalı Mehmet Erdoğan hocamızın yazdığı şu makalesini okumanızı tavsiye ederim: https://garibce.blogspot.com/2014/10/soyle-baglamn-vereyim-anlamn.html

Başkanlığımız ve Diyanet TV

Bize ulaştırılan en önemli konulardan birisi de kamuoyunda tartışılan her hangi bir konu hakkında “Diyanet niye bir şey söylemiyor? “ eleştirisi oluyor. Başkanlığımız öncelikle Din İşleri Yüksek Kurulumuz başta olmak üzere ürettiği bilgi birikimi olan fetva ve mütalaalar,  süreli yayınlar ve diğer yayınlar ile toplumu din konusunda aydınlatmak için çok önemli çalışmalar yapmaktadır. Öncelikle şunu ifade edelim ki, herhangi bir tv kanalında kimin konuşacağı ilgili kanal yönetiminin tercihi ve kararıdır. Bir de her konuşulan konuya anında cevap vermek hem fiilen mümkün değil hem de ne kadar doğrudur? sorusunu sormak gerekir.

Toplumumuzun esasında en kolay ulaşabileceği imkan Diyanet Tv’dir. Her yaştan insanımız için kamuoyunda konuşulan konular başta olmak üzere sahih dini bilgiyi ulaşmada diyanet televizyonu ile diyanet radyoları çok önemli bir imkandır. Çok değişik başlıklar altında her yaştan insanımız için proğramlar yayınlanmaktadır. Örnek olması için Dini Gündem proğramının bazı konu başlıklarını paylaşmak isterim: Fıkhi Açıdan Gıda Katkı Maddeleri, Fıkhi Açıdan E-Ticaret İşlemleri, Din ve Popüler Kültür, İslami Açıdan Borsa ve Günümüz Yatırım Araçları, Kur’an Çevrileri ve Hayata Etkisi, Ev ve Araba Alım Sistemleri.

Bilgi aynı zamanda sorumluluktur. Alim olmak arkamıza arapça kitaplar alıp bir kamera ve tripod ile sanal dünya üzerinden yayın yapmaktan ibaret değildir. Savaşların acımasızca kol gezdiği, hız ve hazzın yüceltildiği bir dünyada özellikle genç nesle ulaşabilecek, zihinlerine ve gönüllerine hitap edecek bir üslup ve yol derdinde olmalıyız. Çocuklarımızı ve gençlerimizi gözlerinin içine bakarken elimizden almak için her türlü yola başvuranlara karşı yanlış yapma lüksümüz yoktur. İl ve ilçe müftülüklerimizin sabah namazı buluşmaları başta olmak üzere yürüttüğümüz gençlik çalışmaları bu konuda mütevazi ama bir o kadar da önemli katkılardır. Unutmayalım ki sorumluluk ümmet olarak hepimize aittir.