Deprem için eskiler kıyamet-i suğra (küçük kıyamet) demişler. Yaşadığımız hakikaten küçük bir kıyamet.

On ilimizi derinden etkileyen deprem ile bir kez daha yüz yüze geldik. Öncelikle Rabbim vefat eden kardeşlerimize rahmet eylesin. Yaralı kardeşlerimize acil şifalar ihsan eylesin. Bölgedeki insanlarımıza ve hepimize sabırlar ihsan eylesin.

Nimet ve külfet, esasında imtihandır. Deprem de bir toplumun karşılaşabileceği en büyük külfet/imtihanların başında gelir. Depremin fizik ilmi yönünden izahı ilgili ilim erbabının sahasıdır. Zaten daha önceki depremlerde de olduğu gibi uzmanlar gerekli açıklamaları yapıyor. Ben öncelikle bir imtihan olduğunu düşünüyorum. Bizim hem depreme hazırlığımız konusunda hem de sonrasında verdiğimiz bir imtihan? Alınması gereken tedbirler konusunda neleri yaptık veya yapamadık? Deprem anında yapılması gereken davranışlar konusunda eğitim ve hazırlığımız ne durumda? Toplum olarak yeniden ve daha ciddi düşünmeli ve gerekli tedbirleri almalıyız.

6 Şubat Pazartesi günü ilki ve sonrasında ikincisini yaşadığımız deprem hem etkilediği alan hem de insan sayısı bakımından tarihte görülmemiş bir büyüklüktedir. Buna rağmen ilk gün ve ilk saatlerden itibaren büyük bir gayret ile önce yaralılar ve cenazeler çıkarılmaya çalışılmış ve günlük acil ihtiyaçların karşılanması için büyük bir seferberlik başlamıştır.

Başkanlığımız organizesi ve Türkiye Diyanet Vakfımızın büyük gayretleri ile yakın il müftülerimiz çalışma arkadaşları ile deprem yaşayan illerimize intikal ederek çalışmalara başladı. Biz de verilen program gereği Adıyaman ilimize hareket ettik. Ve oradaki ekibe katılarak öncelikle vefat eden kardeşlerimizin teçhiz, tekfin ve defin işlemlerine rehberlik ettik. Şu bir gerçek ki ortaya çıkan tablo çok ağır. Ama çok şükür tüm kurumların gayreti, STK’ların çalışmaları ve destekleri karşısında göz yaşartan bir çok iyilik hikayesine şahit olduk ve olmaya da devam ediyoruz.  

Bu kadar geniş bir alanı etkileyen olay karşısında elbette yetişilemeyen noktalar da olacaktır. 1999 depremini Sakarya ilimizde bizzat yaşamış biri olarak şunu ifade etmem gerekir ki ilk günden itibaren acil insani ihtiyaçlar ve sıcak yemek konusunda çok ciddi çalışmalar yapıldı. Yol boyunca onlarca iş makinası götüren kamyonları gördük. Adıyaman’a gece vakti girdik ve belki her enkazın başında bir iş makinası ve ekiplerin çalıştığını gördük. Tekrar ifade edeyim ki özellikle ilk saatlerde bu kadar büyük alanı etkileyen ve yüzlerce binanın yıkıldığı bir tablo karşısında eksikler veya yetişilemeyen noktalar da olacaktır.

Başkanlığımız ve TDV Çalışmaları

İlk saatlerden itibaren Başkanlığımızda oluşturulan Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezimiz sorumlu Başkan yardımcımız Kadir Dinç beyin koordinesinde çok hızlı bir şekilde bölgeye hem intikal edilmiş hem de sahada gerekli hizmetlere başlanmıştır. Aynı şekilde Türkiye Diyanet Vakfımız hem merkez hem de şubeler olarak koordine olmuş Başkanlığımız ile koordineli bir şekilde yaraları sarmaya başlamıştır.  Tüm illerden il müftülerimizin organize ve refakatinde kadın ve erkek din gönüllüsü mesai arkadaşlarımız büyük bir gayretle ilk günden itibaren görevlerini yerine getirmektedirler.

Bir Sitem

Bazı yayın organlarında alanda din görevlisi olmadığı veya cenazelere karşı dini görevlerin yapılmadığı hatta benim de görev aldığım Adıyaman özelinde bazı paylaşımlar oldu. Tek kelimeyle insaf !!! diyorum.  “Aydın” veya “yazar” olma sorumluluğunu taşıyan her kişide herhalde olması gereken en temel ahlaki duyarlılık paylaştığı bilginin doğruluğunu öğrenmek olsa gerektir. Bölgeye her hizmet grubundan insana ihtiyaç vardır. Birini diğeri ile kıyaslamak herkese karşı haksızlıktır. Ama böyle bir felaket karşısında bölgede olması gerekenlerin başında din hadimlerinin olması gerektiği de izahtan vâreste bir konudur.

Deprem veya Felaketler Karşısında

- Yaşadığımız olay bir imtihandır. Her nimet gibi külfet/musibet de imtihandır. Eksiklerimizden ders çıkarmamızı gerektiren bir imtihan.

- Sabır ve teslimiyet gerekir. Sabır hiçbir şey yapmamak değil, bilakis hemen meşru zeminde dertlerimize çare üretmektir.

- Tedaviye başlamalıyız. Depremin hemen sonrasında başta canları kurtarmak için yola çıkan ekiplere ve tüm sahada çalışanların her birine müteşekkiriz.

- Gücümüzün sınırlı olduğu ve aciz olduğumuzu acı bir şekilde bir kez daha anladık.

- Geçici bu dünya hayatı için başta en yakınımızdaki insanlarımızı üzmek, kırıp dökmek gibi yanlışlara düşmemeliyiz.

- Bu tür olaylar karşısında suçlu aramamalıyız, kırıcı bir dil kullanmamalıyız.

- Yaralı sarmakta elimizde ne imkan varsa koordineli bir şekilde katkı sağlamalıyız.

- Bilgi paylaşımında dikkatli olmalıyız. Özellikle deprem bölgesi ile alakalı bilgi kirliliğine sebep olacak paylaşımlar ciddi bir vebaldir. Bir diğer husus da depremde sıkıntı çeken kardeşlerimizin hukukuna saygı duymalıyız.

- Toprak sarsıldı ama çok şükür insanlığımız sarsılmadı. Ülkemizin dört bir tarafından gelen yardımlarla gayretin nasılda büyük olduğunu yaşayarak gördük ve şükrettik, hamd ettik.

- Şehirlerimiz ve yollar yıkıldı ama çok şükür gönül köprüleri yıkılmadı.

- Dertlerimize merhem sürerek çareler üretmeliyiz. Hem anlık hem de sonraki zamanlara yönelik plan ve çareler üretmemiz gerekiyor.

- Gün, iyilik ve merhametle yeniden ayağa kalkma günüdür.

- Gün, yaralı gönülleri iyileştirme günüdür.

Rabbim her türlü afetten hepimizi muhafaza buyursun.