Bir karşılık beklemeden bol bol veren: El-Vehhâb

Rabbimizin “Vehhab” ismi O’nun kullarına sınırsız ve kesintisiz ikramlarını anlatır. Bir küçük kâinat olan bedenimizi, onunla tam bir uyum içinde yaşayabilmemize uygun olan bu koca evreni, içinde doğup büyüdüğümüz ailemizi, onların bize gösterdiği şefkat ve sevgiyi, varlığımızın devamı olan evladüiyamizi, bizim sandığımız aklımızı hâsılı her şeyimizi bir bedel ödemeksizin bize hibe eden hep O’dur. Başlangıçta kullar bu lütuf ve ihsanları hak etmek için bir şey yapmış da değildir. Zaten “Vehhab” zorlayıcı bir sebep olmaksızın, tamamen karşılıksız vermektir. Vehhab olan Allah hiçbir karşılık almadan verir; ama kendi istediği şekilde ve zamanda... Çünkü O’nun verişi bir görev karşılığında hak edilmiş ücretler değil, her şeyi bilen (Alîm) ve her yaptığını bir hikmete göre yapan (Hakîm) olan yüce yaratıcının ihsanıdır. O’nun ilmine ve hikmetine iman edenler, O’nun verdikleri (ve vermedikleri) konusunda “neden” diye hesap sormazlar, itiraz etmezler.

---

Kasım Günlerinin Sonu.

---

Rablerinin çağrısına uyarlar, namazı özenle kılarlar. İşleri de aralarındaki danışma ile yürür. Kendilerine verdiğimiz rızıktan başkaları için harcarlar. (Şûrâ, 42/38)

Editör: Ammar Esenkal