Beyyine ne anlama gelmektedir?

Ayırmak, ayrılmak, uzaklaşmak ve uzaklaştırmak anlamındaki “beyn” veya açık-seçik olmak, açık-seçik hale getirmek anlamındaki 
“beyân” kökünden gelen “beyyine” apaçık delil, hüccet, kesin belge demektir. Bir davayı açıkça ispat eden, kendisi açık, başkasını açıklayıcı 
delil demektir.

Kur'an-ı Kerim'de “beyyine” kelimesi geçer mi?

Beyyine Kur’ân-ı Kerîm’de biri müzekker (beyyin) olmak üzere yirmi defa geçmekte ve daha çok “aklî ve naklî delil, hüccet, açık belge, herkesçe bilinen tarihî olaylar, bu olaylara tanıklık eden harabeler, vahiy” ve özellikle “Kur’ân-ı Kerîm, nübüvvet müessesesi, son peygamber Hz. Muhammed (sas), mûcize, Hz. Sâlih’in mûcizesi olan deve” (el-A‘râf 7/73) mânalarında kullanılmaktadır.

Aynı kelimenin çoğulu olan beyyinât ise elli iki yerde tekrarlanmakta ve genellikle “âyetler” mânasına gelmekte veya âyât kelimesini nitelemektedir.

  • “Âyâtün beyyinât” (apaçık âyetler, belgeler) terkibi bir yerde (Âl-i İmrân 3/97), Makām-ı İbrâhim başta olmak üzere Kâbe’de bulunan ve “ibret verici hâtıralar taşıyan tarihî belgeler” mânasında kullanılmıştır.

Hz. Mûsâ’ya verilen “dokuz açık belge”den bahseden âyette ise (el-İsrâ 17/101) dokuz beyyinenin Hz. Mûsâ’ya ait mûcizeler veya ona verilen dokuz emir mânasına geldiği kabul edilmiştir (bk. Taberî, XV, 171-173). Bir başka âyette de (ez-Zuhruf 43/63) Hz. Îsâ’ya verilen beyyineler yine aynı âyette “hikmet” diye tefsir edilmiştir.

 Kur’ân’ı Kerim'in 98. sûresinin adı da Beyyine’dir. 

Sûre, adını birinci âyette geçen ve “kesin belge” anlamına gelen el-beyyine kelimesinden almaktadır. 

  • Bir fıkıh terimi olarak ise, kesinlik ifade eden ispat vasıtalarına verilen genel addır. Fıkıh literatüründe, bir hakkın veya kendisine hukukî sonuç bağlanan bir olayın ispatını sağlayan katî delil anlamında kullanılmış olup, genel olarak, şahitlik, yazılı delil ve kesin karîne şeklinde üç grupta toplanabilir.
  • İlk devirlerden beri şahitliğin en kuvvetli ispat vasıtası olması sebebiyle, klasik İslâm fıkıhçıları tarafından, beyyine ile kastedilenin şahitlik olduğu söylenmiştir. Bununla birlikte, beyyine başlığı altında hem şahitliği, hem de diğer katî delilleri incelemişlerdir. Buna mukabil bazı âlimler beyyineyi, mahkeme önünde gerçeğin ortaya çıkarılmasını sağlayan her türlü kesin delil şeklinde tanımlamışlardır. Bunun yanında, mahkemelerde beyyine dışında, bunun kadar kuvvetli olmayan, ikrar, yeminden nükûl gibi deliller de bulunmaktadır.  (ayrıca bk. Delil, Hüccet, İspat, Şahit) 

Editör: Hüsne Yılmaz