Bereket; taşan ve eksilmeyen bir bolluk, kalıcı bir saadet ve sevinç demektir. Bereket, ilahi lütfun apaçık tecellilerinden biri, Rabbimizin kullarına lütfettiği bir ihsandır. Bolluk ve bereket, gönül zenginliği ve cömertlikle gelir. Mal, ilim, rızık ve sevgi ancak paylaştıkça artar. İsraftan, hırs ve tamahtan, nankörlük ve cimrilikten uzak durmak gerekir. Zira bereket, sahip olduklarımıza esir düşmeden yaşayarak kazanılır. Yalan, riya, gösteriş, aldatma ve haksızlıktan kaçınılmalıdır. Çünkü günahlar ve kötü huylar bereketi yok eder. Bereket, Allah’a teslimiyetle, kanaat ve şükürle, doğruluk ve dürüstlükle, tevazu ve tevekkülle elde edilir. Cenab-ı Hak, Tebâreke ve Teâlâ’dır; bereketin yegâne kaynağıdır. O hâlde kulluk ve ibadetimizle, dua ve niyazımızla varlığın özüne bereketi yerleştiren Rabbimize yönelelim. Huzur ve mutluluğu çok olanda değil, bereketli olanda arayalım. Niyetimizi Rahmân’ın rızasına bağlayalım. Ömrümüzü, gönlümüzü, malımızı ve hanemizi bereketlendirelim.
Allah, yasakladıklarının yapılmasından nasıl hoşlanmıyorsa, tanıdığı ruhsatların kullanılmasından da öylece hoşnut olur. (İbn Hanbel, II, 108)
Next





