İnsana yakışan bir eylem: Şükür

Peygamber Efendimiz bir gece namaz kılarken o kadar çok ağladı ki, sakalından süzülen gözyaşları göğsüne hatta yere damladı. Bu hali gören Hz. Âişe hayret ederek, “Yâ Resûlallah! Yüce Allah senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affettiği halde niçin ağlıyorsun?” diye sordu. Peygamberimiz (s.a.s) şöyle cevap verdi: “Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?” Peygamberimizin gözyaşlarındaki şükür, yapılan iyiliğin değerini bilmek ve iyiliğe iyilikle karşılık vermektir. Namazın anlamında var olan şükür, maddi ve manevi bütün nimetlerin asıl sahibinin Allah Teâlâ olduğunu idrak etmektir. Kulun dilinde daim olan şükür, Allah’a gönülden itaat edip günahlardan uzak durmak suretiyle, nimete minnettar olmaktır. Rabbimiz Vehhâb’dır, Rezzâk’tır, Kerîm’dir. Küçük-büyük, zengin-fakir, güçlü-zayıf her insan, hayatını ancak O’nun verdiği imkân ve ikram sayesinde sürdürebilir. Bu gerçeğin farkında olmak mümin bir kul olmanın vazgeçilmez gereğidir.

---

Meclis-i Mebusan Kapatıldı. (1920)

---

Allah yolunda öldürülenler için “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz.  (Bakara, 2/154)

Editör: Ammar Esenkal