Tarih boyunca insanoğlu ilahi bir lütuf olarak vahye muhatap kılındı. Peygamberler aracılığıyla sırat-ı müstakime davet edildi. Ancak ilahi vahye yüz çeviren insanlar Allah’ın elçilerine olmadık zulümleri reva gördüler. Kendilerini hakka ve hakikate çağıran vahyi, çıkarları uğruna tahrif ettiler. Yüce Allah son vahiy olan Kur’an-ı Kerim ile insanlık üzerinde nimetini tamamlamış ve bu konuda inananları uyarmıştır. “…(Kur’an’a) iman edin. Onu inkâr edenlerin ilki olmayın. Ayetlerimi az bir karşılığa değişmeyin ve bana karşı gelmekten sakının.” (Bakara, 2/41.)
İlahi vahyin çarpıtılması, gizlenmesi yahut bir menfaat uğruna kullanılması, kısaca mananın tahrifi, Müslümanlar arasına nifak sokulmasına sebebiyet verir. Bu tür din istismarları ve nifak hareketleri, İslam tarihi boyunca var olmuş ve maalesef de var olmaya devam edecektir. Dolayısıyla Müslümanlara düşen görev, her türlü istismara karşı teyakkuzda olmak, dini asli kaynaklarından öğrenmek, kişisel çıkarları uğruna dinî duyguları istismar eden insanlarla aralarına sınır çekmektir. Bunun için de en doğru yol, ilim erbabının sözlerine kulak vermektir. Kur’an ve sünnet, her türlü sapmayı bertaraf eden iki kıymetli referans değerimizdir. Din istismarıyla mücadelede kalkan görevi görecek olan asli kaynaklarımız Kur’an-ı Kerim ve sünnettir.
Diyanet Aylık Dergi olarak Temmuz dosyamızda, “İstismar Edilen Kavramlar” hususuna yer verdik. Din istismarının bir veçhesini oluşturan şey de kavramların içinin boşaltılması ya da zemininden koparılarak kişisel çıkarlar uğruna kullanılmasıdır. Prof. Dr. Ali Osman Ateş, “Din İstismarı ve İstismar Edilen Kavramlar” yazısıyla dosyamızın çerçevesini çizdi. Dr. Hüseyin Arı, “Din İstismarının Panzehri: Kur’an ve Sünnet” başlığıyla tarih boyunca istismarla mücadelenin reçetesi olarak Kur’an ve sünnetin önemini ortaya koydu. Modern zamanlarda en çok ihtiyaç duyduğumuz itidalin muhafazasıyla ilgili katkılar sunan Doç. Dr. Emine Elif Çakmak İgalçı ise “Benlik Bütünlüğü İtidali Sağlar mı?” yazısıyla dosyamızda yer aldı. Bu ayki söyleşimizi, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Burhan İşliyen ile gerçekleştirdik.
Sizleri birbirinden kıymetli yazılarımızla baş başa bırakırken tarihimizde elim bir şekilde vuku bulan Kerbela hadisesini hüzünle yâd ediyorum. Bundan sonra Müslümanların birlik ve beraberlik içinde hareket etmelerini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum. Yakın tarihimizde bir din istismarının neticesinde verdiğimiz büyük imtihan 15 Temmuz hain darbe girişimine benzer vakaların bir daha yaşanmamasını diliyor, aziz şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Bereketli okumalar…
Cafer Tayyar DOYMAZ
Next
