Sosyal hayat içerisinde gördüğümüz pek çok nesne aslında birer semboldür ve varlığının ötesinde çeşitli anlam katmanlarına sahiptir. Semboller birer aracıdır, kendileri de bir değer olmakla birlikte aslolan onlara yüklenen anlamdır. Kültür ve medeniyet kendini semboller vasıtasıyla açık eder. Din de kendine has sembolleriyle medeniyet inşa etmiş, her bir sembol, o medeniyete dair anlamlar ihtiva etmiştir. Şüphesiz bu sembollerin başında mabetler gelir. Mabetler sadece mimari birer yapı değil, ait oldukları milletlerin, yaşam tarzlarından sahip oldukları değerler sistemine kadar pek çok özelliğinin okunabildiği birer semboldür.

İslam medeniyetinin mefkûresi de semboller yahut dinî literatürdeki karşılığı olan şiârlar üzerinden okunabilir. Şiârlar bir yönüyle müminlerin yaşadıkları coğrafyalarda bıraktıkları izdir, bir beldenin Müslüman olduğunun en önemli işaretleridir. Diğer bir yönüyle şuur sahibi bir varlık olan insanın İslam beldelerinin sembollerini bilmesi, hissetmesi ve idrak etmesinin tezahürüdür. Camilerimiz birer şiârdır, minarelerden yükselen ezan sesi o topraklarda mümin gönüllerinin varlığının remzidir. Şiâr, bir mümin için fâni âleme nakşedilen, ona ebedî âlemi hatırlatan, insanı tefekküre sevk eden, Allah’a kulluğun alametleridir.

Diyanet Aylık Dergi olarak şubat ayı dosyamızda “İslam’ın Şiârları” konusuna yer verdik. Prof. Dr. Ali Kumaş, “Şeâirullah” konusunu ele aldı. Allah’ın şiârlarına hürmet gösterilmesinin, mümin tavrının belirleyici bir özelliği olduğunu, Kur’an-ı Kerim’de bu davranışların kalplerin takvası olarak ifade edildiğini belirtti. Prof. Dr. Özcan Hıdır, “İslam Beldelerinin Sembolleri Olarak Şiârlar: Cami, Minare, Ezan, Mushaf” yazısıyla dosyamıza katkı sundu. Kültürlerin, medeniyetlerin hatta ideolojilerin semboller vasıtasıyla tanınıp bilindiğine dikkat çeken yazar, şiârların birer aracı olduğunu, kendileri bizatihi değerli olmakla birlikte esas değeri onlara yüklenen, içine yerleştirilen manalar ve özlerde aramamız gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Asım Yapıcı ise “Sembol ve Aidiyet: Kimliğin Simgesel Tezahürü” yazısıyla dosyamızda yer aldı. Müslüman kimliğe bağlılığın, o kimliğin sembolleriyle yoğun bir ilişkide olduğunu ifade eden Yapıcı, İslam’ın şiârlarına yapılacak en ufak bir saldırının hatta nezaketsizliğin bile Müslümanları huzursuz edeceğini ve tepkiye neden olacağını dile getirdi.

Bu ayki söyleşimizi Prof. Dr. Hülya Alper ile gerçekleştirdik. Alper, şiârların İslami kimlik ve aidiyet duygusunun gelişimine katkı sağladığını, aynı şiârlara bağlı insanlar arasında bir bağ kurulmasında etkili olduğunu, dinî duyarlılıkları güçlendirdiğini ifade etti.

Sizleri şubat sayımızla baş başa bırakırken bu ayın kederli bir hatırası olan asrın felaketi Maraş Depremlerini de hüzünle anıyor, ahirete irtihal eden vatandaşlarımıza rahmet diliyoruz. Temennimiz başta deprem bölgemiz olmak üzere ülkemizin bir daha böylesi bir acıyı yaşamamasıdır. Yine bu ayda idrak edeceğimiz Berat Kandili’nizi tebrik ediyor, ilahi rahmetin tecelli ettiği, şifa kapılarının açıldığı, ramazan-ı şerifin müjdecisi Berat Gecesi’nde, Suriye’den Filistin’e bütün Müslüman coğrafyaların felaha çıkmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyoruz.

Bereketli okumalar…

Cafer Tayyar DOYMAZ

DergilereAboneOlmakİçinTıklayınız