Müslüman bir insanın yeryüzünde avare, başıboş bir hayat yaşaması beklenemez. Sorumluluk bireyin iç dünyasından başlamak üzere halka halka dış dünyaya uzanan, toplumsal ahlaki temelleri olan geniş bir alanda tezahür eder ki zaten İslam medeniyeti, bu geniş havzada ortaya çıkan hayat tecrübesinin adıdır.
İslam dini, Mekke ve Medine’de tezahür eden sosyal hayat pratiğini, sonraki nesiller için örnek olarak gösterir. Çünkü bu iki şehir, vahye muhatap olan, vahiyle yoğrulan, değişen, dönüşen ilk Müslüman toplumu barındırır. İnsanoğluna yüklenen sorumluluk, onun kendisine yönelik ödevlerden ibaret değildir. Kur’an-ı Kerim, en geniş anlamıyla yeryüzünün imarını da insana yükledi: “O, sizi yeryüzünden (topraktan) yarattı ve sizi oranın imarında görevli (ve buna donanımlı) kıldı.” (Hud, 11/61.)
İslam, bir şehir dini olarak ortaya çıkmış, tarih boyunca yayıldığı coğrafyalara irili ufaklı sayısız şehir serpiştirmiş, bu şehirler hem kendi dönemlerinin ilim merkezleri hem huzur adresleri olmuştur. İslam düşünürü Farabi, buradan hareketle ileri düzeyde erdemin tezahür edeceği yer olarak şehre işaret etmiştir.
İslam ve şehir ilişkisi, Medine ve medeniyet bağlamında öteden beri üzerinde konuşulan konulardan biri olmuştur. Bütün dünyada yaşam alanlarının büyük ölçüde kentlerde yoğunlaştığı günümüzde İslam’ın şehir tasavvuru daha da önem kazanmış; İslam ve medeniyet ilişkisi, Medine ve medeniyet arasındaki bağ, etimolojik bir ilişkinin ötesine geçmiştir. İslam şehri, insanı merkeze alan, onun manevi ihtiyaçlarını önemseyen; mabet, mahremiyet, tevazu gibi kavramlarla ifade edebileceğimiz birtakım temel ilkelerle teşekkül etmiştir ki modern dönemde insanlığın bu anlayışa ihtiyacı gittikçe artmıştır.
Diyanet Dergi olarak bu sayımızda "İslam ve Şehir" başlıklı bir dosya ile okurlarımızın huzuruna çıkıyoruz.
Dosyamıza Prof. Dr. Mustafa Demirci, “Din ve Medeniyet Ekseninde İslam Şehri”;
Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya, “Şehirlerin Anası Mekke İbrahim’in Şehri”;
Prof. Dr. Recep Şentürk, “İslam Medeniyetinde Şehir” başlıklı yazılarıyla katkıda bulundular.
Söyleşi konuğumuz Doç. Dr. Selim Argun Hocamız.
Mübarek üç aylarınızı, Regaip ve Miraç kandillerinizi tebrik ediyor, bir sonraki sayıda görüşmek üzere iyi okumalar diliyorum.
Doç. Dr. Fatih KURT