Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu günahlardan kurtuluş olan ramazan, hayatlarımıza dokundukça hâl ve hareketlerimizi düzeltecek, gönüllerimizi mamur edecek ve hesaba çekilmeden kendimizi hesaba çekme imkânı
sağlayacak. İnsanların gönül ve düşünce dünyalarını ilmek ilmek işleyen, onların tutum ve davranışlarını sessizce, bir uçtan bir uca değiştiren, olgunlaştıran İslam, ibadetler vesilesiyle müminlerde Hz. Peygamber’in (s.a.s.) şahsında tezahür eden üstün ahlakın kök salıp yerleşmesini amaç edinir. Ramazan da bu amaca matuf bir kulluk mevsimidir.
Ramazan ayı terbiye edici orucuyla, kalplerimizi dirilten mukabelesiyle, ruhlarımızı dinlendiren teravihiyle, ailemize neşe katan iftarıyla, evlerimize bereket yağdıran sahuruyla, bilincimizi arındıran itikâfı ve sonunda saklı bayram sevinciyle biz Müslümanlar için çok özel bir aydır. Cennet kapılarının açılıp cehennem kapılarının kapandığı, hak ile batılı birbirinden apaçık ayırmanın bir delili olarak Kur’an-ı Kerim’in indirildiği bu mübarek ayı oruçla geçirenlerin bütün günahlarının bağışlanacağı müjdelenmiştir. (Bakara, 2/185; Buhari, Savm, 5.)
İslamiyet’in inanç, ahlak ve ibadetler noktasında insanlara teklif ettiği bütün yükümlülükler görünürde birbirinden farklı da olsa derinden derine birbirine bağlı, birbirini besleyen, birbiriyle anlam kazanan muhtevaya sahiptir. İyi bir kul olmak aynı zamanda iyi bir insan olmayı, iyi bir insan olmak iyi bir ebeveyn olmayı, iyi bir ebeveyn olmak dürüst bir insan olmayı, dürüst bir insan olmak her açıdan sorumluluk sahibi davranmayı gerektirir.
Özü sözü bir, herkesin emin olduğu, güvendiği bir kişi olmak Müslüman şahsiyetinin temel göstergelerinden biridir. Allah Resulü, kendisine, “Ey Allah’ın elçisi! İslam hakkında bana öyle bir söz söyle ki onu senden sonra kimseye sormayayım.” diyen sahabiye, “Allah’a inandım de ve dosdoğru ol!” (Müslim, İman, 62.) buyurmuştur. Doğru olmak, evvela niyeti, inancı, amelleri, davranışları dosdoğru düzenlemek demektir. Gelip geçici dünya nimetleri karşısında eğilip bükülmemek, dünyanın fâniliğini bir an olsun unutmamak gerekir.
Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu yılki ramazan teması “Doğruluk”.
Bizler de Diyanet Dergisi olarak “Ramazan ve Doğruluk” başlıklı bir dosyayla huzurlarınızdayız.
Dosyamıza Dr. Burhan İşliyen, “Ramazan ve Sadakat”;
Dr. İsmail Çiçek, “Nebevi Emanet: Özü Sözü Bir Olmak”;
Prof. Dr. Ayşe Sıdıka Oktay, “İnsanın Özünün Sözünün Dosdoğru Olması Bakımından Doğruluk”;
Dr. Ömer Özgül, “İstikamet Üzere Olmak”;
Salih Köse, “Oruçlarımızın Hayatımıza Bırakması Gereken İz: Takva” başlıklı yazılarıyla katkıda bulundular.
Söyleşi konuğumuz ise Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı Hocamız.
Ramazanın milletimize, ümmet-i Muhammed’e ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini niyaz ediyorum.
Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere…
Doç. Dr. Fatih KURT