İlahi Kelam’da işaret edildiği üzere İslam denge dinidir ve müfessirler “ümmeten vasatan/orta ümmet” ifadesini mutedil, ifrat ve tefritten uzak, seçkin bir ümmet olarak yorumlamışlardır. (Bakara, 2/143.) Yaşayışta dengeli bir yol benimseyen Müslümanlar da her türlü aşırılıktan uzak bir hayatı sürmekle, istikamet üzere olmakla mükelleftir. Nefsi ile mücadele eden insan, dengeli bir hayatın tesisi için akl-ı selim, kalb-i selim ve zevk-i selim sahibi olmalıdır.

Akl-ı selim sahibi insan basiret sahibidir. Kemal sahibi Müslümanlar, tefekkür eden, tezekkür eden, akl-ı selim sahibi, meselelerin hakikatini kavrayan ve doğru öngörülerde bulunabilen insanlardır. Akıl ve kalp birliğinden ise feraset doğar. Hz. Peygamber (s.a.s.) “Müminin ferasetinden sakının. Çünkü o, Allah’ın nuruyla bakar.” (Tirmizi, Tefsiru’l-Kur’an, 15.) buyurmuştur. Mümin, kâinata hadis-i şerifin de işaret ettiği üzere Rabbin nuruyla bakar. Bu nur, onun akl-ı selim ile eşyaya nazar etmesini sağlayan basirettir. Basiret sayesinde onun kalp gözü açılır, hakikat perdesi aralanır; kalb-i selim sahibi olan müminde de feraset neşet eder. Aklın ve kalbin istikamet bulduğu insan aynı zamanda zevk-i selim sahibidir. Zevk-i selim, bir Müslüman’ın varlıkla ilişkisini belirleyen anahtar kavramlardan biridir. Müslüman, zevkleri konusunda da aşırılıklardan kaçınmalı, mübah alanda israfa varmadan hareket etmelidir.

Diyanet Aylık Dergi olarak bu ay dosyamızda “Hayatın Dengesi: Akl-ı Selim, Kalb-i Selim, Zevk-i Selim” konusuna yer verdik. Prof. Dr. Ömer Türker, “Hayatı Akl-ı Selim İle Okumak” yazısıyla dosyamıza katkı sundu. Akl-ı selim ve sağduyu arasındaki ilişkiye değinen Türker, İslam’ı bir din ve medeniyet olarak farklılaştıran şeyin temel bilgiler ve sağduyuya dayalı idrakler anlamında aklı geliştiren, değiştiren ve dönüştüren bir inanç ve davranışlar manzumesi vazetmesi, süreç içerisinde de bu inanç ve davranışlar manzumesinden hareketle bir bilimsel akıl inşa etmesi olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Betül Gürer, “Zahirin Ötesinde Gönül Gözüyle Görmek”, Dr. Savaş Ş. Barkçin, “Sanat ve Akıl” yazılarıyla dosyamızda yer aldı.

Bu ayki söyleşimizi Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya ile gerçekleştirdik. İnsanı akl-ı selime, kalb-i selime ve zevk-i selime ulaştıracak anahtar kavramlardan birinin tefekkür olduğunu dile getiren Çetinkaya, Müslümanların, dünya ve insanlık için ruh ve gönül âlemini yeryüzünde tefekkür, tezekkür ve taabbüdle inşa edeceğini vurguladı. Sizleri birbirinden kıymetli kalemlerle baş başa bırakırken Ramazan Bayramınızı tebrik ediyor, bayramın İslam âlemine huzur ve esenlik getirmesini, yeryüzünün selim bir akıl ve kalple imar ve ihyasını, tüm mahlûkatın hayrın şemsiyesinde muhafazasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 105. yıl dönümü vesilesiyle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı da kutluyorum.

Bereketli okumalar…

Cafer Tayyar DOYMAZ

DergilereAboneOlmakİçinTıklayınız