Hac ibadeti İslam’ın beş temel esasından
biridir. Yeryüzünün her yerinden müminlerin bir araya geldiği, başka başka milletlerden farklı dilleri konuşan Müslümanların benzer his ve ortak dille ümmet olma duygusunu aynı ayda hissettiği en geniş katılımlı ibadet ve
sosyal birlikteliktir.

Hac, belirlenmiş bir zaman dilimi içerisinde Efendimizin örneklik ettiği üzere önce Kâbe, ardından Arafat, Müzdelife ve Mina’yı ziyaret etmek ve Rabbimizden gelen emri yerine getirmekle ifa edilen bir ibadettir. Haccın Allah Teâlâ’ya
ibadet etmenin yanında insanın içsel yolculuğuna yön veren, ahlaki gelişimine katkı sağlayan, toplumsal ilişkilerini ve Müslüman bilincini pekiştiren çeşitli faydaları bulunmaktadır. Haccetmek üzere yola çıkmak ve hacı olmak, sembolik anlamda dünyayı ve dünyaya ait her şeyi geride bırakarak Rabbimizin misafiri olmayı ve orada günahlardan, hırslardan, nefsani arzulardan sıyrılmayı ifade etmektedir.

Cenab-ı Hak, Hac suresinde Hz. İbrahim’ e “kendilerine ait birtakım yararları yakından görmeleri” ve Kâbe’yi tavaf etmeleri için insanları hacca davet etmesini emreder. (Hac, 22/27-29.) Bu ifade ile haccın Kur’an’dan önce de insanların uyguladığı ibadetlerden biri olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Kâbe’yi ilk inşa edenin Hz. Âdem olduğu ve Hz. Âdem’den sonraki dönemlerde çeşitli sebeplerden zarar gören Kâbe’yi Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in yeniden
imar ettiği bilinmektedir. Ancak Hz. Peygamber’e kadar gelen süreçte Kâbe zarar görmüş ve hac ibadeti müşriklerce asli hâlinden uzaklaştırılmıştır. Efendimizin öncülüğünde Allah Teâlâ’nın müjdesine mazhar olan Müslümanlar, Mekke’yi fethetmiş, şirkten arındırmış, hemen ardından Beytullah’ın içinde bulunan putları oradan çıkarmıştır. Tahrif edilen bir ibadet böylece aslına döndürülmüştür. O tarihten bu yana hac ibadeti Rabbimizin emrettiği şekilde ifa edilmiş ve Kâbe Müslümanlar için daima önemini korumuştur.

Hac ibadeti, dünya genelinde etkili olan Covid-19 salgını nedeniyle geçtiğimiz iki yıl Suudi Arabistan’da yaşayan sınırlı sayıda insanla yapıldı.

Bu yıl bu hüzünlü aranın ardından Kâbe’ye yeniden kavuşmanın heyecanı içinde Diyanet Dergisi’nin bu ayki sayısını “Hac İbadeti”ne ayırdık.

Bu sayımıza Enbiya Yıldırım, “Haccın İbrahimî Kökleri”;

Prof. Dr. Abdullah Kahraman, “Haccın Gayesi ve Hac Fiillerinin Sembolik Anlamı ve Hikmetleri”;

Süleyman Sarı “Üstü Küllenmeyen Tek Özlem: Hac”;

Faruk Turhan “Dönüşüm’üz O’nadır”;

Doç. Dr. M. Necati Barış, “Hz. Peygamber ve Hulefa-i Raşidin Döneminde Hac”isimli makaleleriyle katkıda bulundular.

Söyleşi konuğumuz ise Emekli Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Dr. Ekrem Keleş Hocamız.

Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere.

İyi okumalar…

Doç. Dr. Fatih KURT

DergilereAboneOlmakİçinTıklayınız