Tevazu ile eğilmek, boyun bükmek anlamlarına gelir secde; secdegâh olan mescitlerimiz de müminlerin kulluk bilinçlerini ziyadeleştirdikleri ibadet mekânlarıdır. Resulullah (s.a.s.), “Kulun, Rabbine en yakın olduğu an, secde anıdır.” buyurmuş (Ebu Davud, Salat, 147.) ve namazı “gözümün nuru” olarak nitelemiştir. (Nesai, Işratü’n-Nisa, 1.) Zaman içerisinde bilhassa cuma namazında tüm Müslümanların toplandığı mescitlere “el-mescidü’l-câmi’” denilmiş, ardından bilhassa Anadolu’da cami adı yaygınlık kazanarak ibadethanelerin genel adı olmuştur. Her mescit, her cami yeryüzünün ilk mabedi Kâbe’nin iz düşümüdür. Kıblesi Kâbe’ye çevrili mescitler, yeryüzünün neresinde olursa olsun tüm Müslümanları ortak paydada bir araya getirir. Türk İslam geleneğinde şehirler cami merkezli inşa edilir, evler sokaklar halka halka o caminin etrafında büyüyüp serpilir. Camilerimiz de bu noktada insanı bireysellikten toplumsallığa, teklikten birliğe taşıyan mekânlardır. Yollar cami meydanına çıkar, insanlar cami avlusunda toplanıp bir araya gelir. Ferdî hayatla içtimai hayatın kesiştiği noktadadır cami. Hep birlikte varılan secdeler, “âmin” denilen dualar, birlik ve beraberliğin izlerini taşırken kul aynı zamanda birey olarak Rabbinin huzurundadır. Namaz müminin miracıdır. Hz. Âdem’den (a.s.) itibaren tüm peygamberlerin tebliğinde namazın ayrı bir yeri vardır. Hz. İbrahim’in duası bunun en veciz örneğidir: “Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.” (İbrahim, 14/40.)

Diyanet Aylık Dergi olarak Ekim sayımızda Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle dosya konumuzda “Hz. Peygamber, Cami ve Namaz” konusunu gündeme aldık. Prof. Dr. Talip Ayar, “İbadet Mekânından Toplumsal Yaşamın Merkezine Mescitler ve Camiler” yazısını kaleme aldı. İslam dünyasının en köklü yapısını camilerin oluşturduğunu ifade eden Ayar, Müslümanın anlam dünyasının mekâna yansımalarını anlattı ve camilerin toplumsal yaşamın merkezinde yer aldıklarını dile getirdi. Doç. Dr. İlyas Yıldırım, “Allah’ın İpine Namazla Sarılma” başlıklı yazısında günün farklı vakitlerinde kılınan namazın, insanı günlük telaşlardan kopararak varoluş gayesini düşünmeye sevk ettiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Muhammet Yılmaz, “Ferdiyetten Büyük Birliğe” yazısında ümmet şuurunun cemaat ruhuna bağlı olduğunu vurguladı.

Bu ayki söyleşimizi ise Sultanahmet Camii İmam Hatibi Hasan Kara ile gerçekleştirdik. Kara, dünyevileşmenin hız kazandığı günümüzde aynı kubbe altında toplanmanın lezzetini yaşayan Müslümanları, cemaatle kılınan namazların feyiz ve bereketini anlattı.

Sizleri birbirinden kıymetli kalemlerden neşet eden yazılarla baş başa bırakırken Müslüman bilincin cami ekseninde cereyan etmesini Yüce Rabbimizden niyaz ediyor, bu vesileyle camilerimizde hizmet eden, ibadethanelerimizi her bir şehrin kalbine yerleştiren tüm din görevlilerimizi can-ı gönülden tebrik ediyorum.

Bereketli okumalar…

Cafer Tayyar DOYMAZ

DergilereAboneOlmakİçinTıklayınız