Dr. Mehmet BULUT
DİB Emekli Başkanlık Müşaviri

Osmanlı coğrafyasında, ortalama halkın dinî bilgi ve kültürünü besleyen kitaplar vardı. Muhammediye, Müzekki’n-Nüfus, Nefahatü’l-Üns, Vasiyetname, Vesiltü’n-Necat (Mevlid)... Bunlara daha başkaları eklenebilir. Mesela, Birgivî Mehmed Efendi (1523-1573) tarafından yazılan Vasiyetname ve Tarikat-ı Muhammediye, Türk halkı tarafından tanınan iki kitaptır. Vasiyetname bir ilmihâl kitabı özelliğini taşır. Sözü edilen kitaplar yüzyıllar boyu halk kesiminin “muteber kitapları” arasında yer almıştır. Zamanla ilgi azalsa da bu kitapların bir kısmının günümüze kadar okunup istifade edildiğinde kuşku yoktur. Bu tür kitaplar arasında “Miftahu’l-Cennet” olarak da bilinen Mızraklı İlmihâl’in halka pratik dinî bilgi vermede ayrı bir yeri vardı. Eser, bir Müslümanın temel dinî bilgi ihtiyacını öz bir şekilde karşılayabilecek niteliktedir. Osmanlı toplumunda en çok okunan ve ezberlenen eserler arasındadır. Sıbyan mekteplerinde din bilgisine başlangıç kitabı olarak ayrıca camilerde, köy odalarında ve evlerde yaygın biçimde okunması sebebiyle halkın din anlayışını etkilemiştir.

Müellifi, yazılış tarihi ve kitaba niçin “Mızraklı” dendiği konusunda fazla malumatımız olmayan bu muhtasar ilmihâl anonim bir kitap mahiyetindedir. Matbaada basılmaya başlandığı 1842 yılından çok önceleri yazıldığı kuşkusuzdur. Bu tarihten itibaren onlarca farklı baskıları yapılmıştır. Farklı baskılarının çoğunun kenarında namaz, dua ve ahlaka dair küçük risaleler bulunmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı Kütüphanesinde de Hicri 1306 (1889) ve 1312 (1894) tarihlerinde basılmış iki ayrı baskısı bulunmaktadır.

Mızraklı İlmihâl’de temel dinî bilgiler olarak abdest, gusül, teyemmüm, namaz, oruç, hac, peygamberlerin sıfatları, imanla ilgili hususlar, Allah’ın sıfatları, elli dört farz, ahkâm-ı şer’iyye, küfür ve şirk konularına yer verilmiştir. Kitapta akaid, ibadet ve ahlaka dair konuların belirli bir sistematiğe göre düzenlenmediği görülmektedir. Mesela kitabın başında namaz hakkında kısa bilgiler verildikten sonra oruçla ilgili hükümlere geçilmiş, gusül, teyemmüm ve abdestin ardından tekrar namazın farzları, vacipleri, adabı vb. konulara temas edilmiş, inanç ve ahlak konuları ele alınmıştır. Eserde özellikle namaz hakkında ayrıntılı hükümlere yer verilirken zekât, hac ve kurban bahisleri üzerinde kısaca durulmuştur. Eserde fıkhi hükümlerin yanında amellerin faziletlerine de değinilmiştir. Ancak bu konuda zaman zaman doğruluğu sabit olmayan bilgilere, mantıki olmayan malumata, abartılı anlatıma da rastlanmaktadır. (Mızraklı İlmihâl, DİA, c. 30, s. 5-6.) Mızraklı ve benzerlerinin sahih dinî bilgi açısından değerlendirilmesi, muhtevasının tenkit edilmesi ayrı bir konudur; burada vurgulamaya çalıştığım şey bilhassa Mızraklı İlmihâl’in Osmanlı toplumundaki yaygınlığı ve etkinliğidir.

Sözü, Diyanet İşleri Başkanlığınca yayımlanıp yarım yüzyıldan fazla geniş halk kitleleriyle buluşan küçük ebatlı, yüz küsur sayfalık Cep İlmihâli’ne getirmek için bu malumata yer verdim. Öncelikle şunu hatırlatmalıyım: Reisliğin kuruluşundan itibaren genel anlamda ilmihâl ve özelde halkın temel dinî ihtiyacını karşılayabilecek muhtasar bir ilmihâle duyulan ihtiyaç, çeşitli vesilelerle dile getirilmişse de burada ayrıntısına yer veremeyeceğim sebeplerle Reislik 1950’li yıllara kadar bu alanda bir kitap yayımlayamadı. Elbette Reislikte bir ilmihâl hazırlayacak ilmî kudreti haiz kişiler bulunuyordu. Ancak ifade etmeye çalıştığım gibi 1950’lere gelinceye kadar bu mümkün olmadı. Başkanlık ilk defa, M. Asım Köksal tarafından yazılan bir eseri İlmihâl adıyla 1954 yılında neşretti. (200 sayfa, Yayın No: 31/25.) 1956 yılında da bir Şafii İlmihâli (250 sayfa, Yayın No: 49.) yayımladı. 1950’li yıllara geldiğimizde Başkanlık küçük ebatlı bir dizi kitap yayın faaliyetinde bulundu. Çalkantılı geçen bir dönemde yerine getirilememiş acil yayın ihtiyacını bir nebze olsun bu cep kitaplarıyla karşılamaya çalıştı. İşte, Isparta Müftüsü Mehmet Soymen hoca tarafından hazırlanan Cep İlmihâli de bu çerçevede yayımlanan kitaplar arasındadır. Bu kitapçık ilk defa 1954 yılında basıldı. (Yayın No: 33, 112 sayfa.) Kitap, müellifinin kendi inisiyatifiyle değil, Başkanlığın çerçevesini önceden belirlediği (bilhassa kısa ve öz olması arzu edilmişti) bir proje çerçevesinde gün yüzüne çıkmıştı. Nitekim kitabın ilk baskılarının iç kapaklarında yer verilen bilgiye göre Reislik, cep ilmihâli olacak şekilde birçok eser hazırlatmıştır. Bu eserler arasında Mehmet Soymen’in hazırladığı ilmihâlin, sadeliği ve kısalığı bakımından maslahata daha uygun görülmesi üzerine gerekli tadilat yapıldıktan sonra Reislik tarafından basımına karar verilmiştir. Cep İlmihâli’nin ilk birkaç baskısında kapakta yazar adına yer verilmemiş, bir not olarak iç kapakta Mehmet Soymen tarafından hazırlandığı belirtilmiştir. Sonraki baskılarda bu nota yer verilmemiş, yazar adı kapaklarda yer almıştır.

Kitap, birinci defa 1954’te 10 bin, ikinci defa 1955’te 50 bin, üçüncü defa 1956’da da 25 bin nüsha basılmıştır. Bu ve sonraki baskılarda metinlerde herhangi bir değişikliğe gidilmemiş, sayfa sayısı da hemen hemen aynı kalmıştır (111, 114 veya 132 sayfa.) Daha 1962 yılına gelindiğinde bu kitapçığın baskı sayısı 7’ye, basılan nüsha sayısı ise 235 bine ulaşmıştır. 2001 yılına kadar hemen her yıl yeni baskısı yapılmıştır. Şöyle ki; 1967’de 10. baskısı, 1974’te 15. baskısı, 1986’da 20. baskısı, 1991’de 25. baskısı, 1997’de 30. baskısı, 2001’de de 33. baskısı yapıldı. 1982’de bir kez de Dini Bilgiler adıyla yayımlandı. Ayrıca, günümüz genel kitap yayıncılığında olduğu gibi öyle üçer, beşer bin değil 10 bin, 25 bin, hatta bazen 50 bin kadar basıldığını hatırlatmam icap eder. Bu kadar çok basan bir kitabın basılan toplam nüsha sayısını tam olarak tespit etmek neredeyse imkânsızdır; ancak milyonla ifade edilmesi abartılı olmayacaktır. Hatta Batı dillerindeki ve Türk lehçelerindeki baskılarıyla birlikte, basılan nüsha itibarıyla Türk kitap yayıncılığında rekor kırdığı söylenebilir. Bunları söylerken “Acaba ücretsiz mi dağıtıldı?” gibi bir soru akla gelebilir. Bilakis, ücretle satıldığını belirtmeliyim.

Cep İlmihâli sadece dilimizde basılmadı; kitap 1959’da Almancaya, 1973’te İngilizceye, 1990’da da Fransızcaya çevrildi.  Bu çevirileri, sırasıyla Hulusi Ahmed Schmeide, Ekmeleddin İhsanoğlu ve Azmi Aydoğan gibi alanlarında yetkin kişilerin yaptığını not etmek gerekir. Batı dilleri yanında 1990’lı yıllarda Kiril alfabesinde ve çeşitli Türk lehçelerinde de basıldı.

Hacimce küçük bu eserde, oldukça geniş konular süzülerek özetlenmiş ve öz bir şekilde okuyucuların istifadesine sunulmuştur. Bu hâliyle Cep İlmihâli üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm İslam’ın inanç esaslarıyla, ikinci bölüm ibadetlerle, üçüncü bölüm de İslam ahlakıyla ilgilidir. Birinci bölümde, kelime-i şehadet bağlamında İslam’ın inanç temelini oluşturan iki esasa -Allah’ın birliğine ve Hz. Muhammed’in onun kulu ve resulü olduğuna iman- işaret ettikten sonra sırayla Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, kadere iman öz bir şekilde anlatılmıştır.

İkinci bölümde, önce İslam’ın beş temel şartına topluca işaret edilip mükellef ve onun işleri kısaca açıklanmış, sonra da ara başlıklar hâlinde ibadet, sular, kadınlara ait hâller, özür sahipleri, abdest, mesh, gusül, teyemmüm, ezan ve kamet, namaz konuları ele alınmıştır. Bu bölümde ayrıca namaz dua ve surelerine yer verilmiştir. Namaz konuları çerçevesinde cemaatle namaz, cuma, cenaze, bayram namazları, teravih ve yolcu namazları, hasta namazı, geçmiş namazların kazası ayrı başlıklar altında işlenmiştir. Yine bu bölümde mübarek gün ve gecelere temas edilmiştir. Daha sonra ramazan orucu çok kısa bir şekilde anlatılmış, bunu müteakip zekât konusuna geçilmiş, son olarak da hac konusu anlatılmıştır. Ayrıca kurban konusuna yer verilmiştir. Bu arada farklı bir konuya geçilerek iman ile ibadet arasındaki bağ izah edilmeye çalışılmıştır.

Eserin üçüncü bölümünde ise İslam ahlakı üzerinde durulmuştur. Bu çerçevede Müslümanın Allah’a, peygambere, kendine, aile ve yakınlarına ve bütün insanlara karşı görevleri işlenmiştir. Kitapta yer verilen diğer konulara nazaran ahlaki vazifelerin detaylı olarak işlendiği dikkat çekmektedir. Bu bölümün sonunda “Kur’an ahlakıyla ahlaklanmış gerçek müminin hâli” alt başlığıyla 17 vasıf sıralanmıştır. Kitapta sistematiğe ters düşen bir husus, zekât konusuna daha önce yer verilmişken davar, sığır ve develer için nisap miktarlarının orada değil de kitabın en sonunda yer verilmesidir.

Yazımızın başlığına ancak burada gelebildim.

Başkanlıkça yayımlanan Cep İlmihâli’yle Mızraklı İlmihâl arasında bir ilgi kurmam kuşkusuz her iki eserin de kendi intişar dönemlerinde geniş çevrelere ulaşarak halk kitlelerini dinî bilgi yönünden önemli ölçüde etkilemiş olmalarındandır. Çok sayıda baskılarının yapılması, sade ve anlaşılır bir dil ve üslupla kaleme alınmış olmaları yönüyle de bu iki eser benzerlik arz etmektedir. Her ikisinin de muhtasar ilmihâl grubuna girmeleri bir diğer ortak yöndür. Bununla birlikte elbette farklı yönleri de bulunmaktadır. Mesela, Mızraklı İlmihâl’in sistematik olmadığına yukarıda da işaret etmiştim. Hâlbuki Cep İlmihâli’nde konular sistematik olarak işlenmiştir. Mızraklı’da, bilhassa amellerin faziletine ilişkin doğruluğu sabit olmayan bilgilere de rastlandığına yine yukarıda değinmiştim. Cep İlmihâli’nin bu tür kusurlardan ari olduğunu, bu yönde esere bir eleştiri yöneltilmediğini söyleyebilirim. Basımından önce eserin Başkanlık Müşavere Heyeti’nin tetkik ve tadilinden geçmiş olması, verilen bilgilerin sıhhati açısından kuşku bırakmamıştır. Tekrar ifade etmek gerekirse her iki kitabın da kendi devirlerinde halka temel dinî bilgileri kazandırmada önemli bir işlevi yerine getirdikleri bir gerçektir.

Başkanlığımızın Cep İlmihâli’ne atfettiği önem ve verdiği değer, 1954’ten itibaren yarım asır boyunca ve hiçbir değişikliğe yer vermeden sürekli basmasından da rahatlıkla anlaşılabilir. Bu süreçte basılan nüsha adedinin milyonla ifade edilmesi, yani şunca haneye girmesi de bu kitapçığın halkımızın genel rağbetine mazhar olduğunu gösterir. 1955 yılında alınan bir Müşavere Heyeti kararında, halkın dinî bilgi eksikliklerini telafi için yapılabilecek şeylerden biri olarak, “azami miktarda Cep İlmihâli bastırılarak” bütün Müslüman vatandaşların ellerine ulaştırılması sayılmıştı.

Yazımı şöylece bitireyim: Matbaalarda basılmasıyla en az iki-üç asır boyunca yaygın bir şekilde toplumun dinî malumatının oluşumunda önemli bir işlev görmüş olan Mızraklı İlmihâl, hakkındaki birtakım rezervlere rağmen halkın itibar ettiği kitaplar arasında yer almıştı. Muhtasar bir ilmihâle olan ihtiyacı Diyanet İşleri Başkanlığı da yakından görmüş, geç bir tarihte de olsa Cep İlmihâli adlı kitapçıkla bu ihtiyacı telafi etmeye çalışmıştır. “Kemalatta sınır olmaz.” derler. Günümüz Başkanlık mensupları, hocalarımız, ilim adamlarımız muhtevasıyla, sistematiğiyle, görsel yönüyle daha iyi eserler ortaya koyma gayretindedirler. Eserinden söz edip müellifi Mehmet Soymen’den bahsetmemek uygun düşmese gerek. O vecibeyi de inşallah bir sonraki sayımızda yerine getirmeye çalışalım.