El Câmi ne demektir?

Cem’ kökünden türeyen Câmi’ sözlükte “toplayan, bir araya getiren, buluşturup birleştiren” anlamlarına gelir. Birbirinden farklı unsurları bir araya getirerek varlıkları yaratan Yüce Rabbimiz günü gelince dağılıp gidecek olan insan bedenini ahirette bir araya getirmek suretiyle yeniden canlandırarak hesaba çekecek, aralarındaki davaları çözmek için bir araya getirecek ve sonunda da iyileri cennette, kötüleri cehennemde cemedecektir. Buna ilaveten âlimlerimiz bu ismin Allah Teâlâ’nın bütün erdem ve övgüleri en mükemmel düzeyde kendi zatında bir araya topladığını ifade ettiğini de söylemişlerdir. (Fâtır, 35/10)

Bu isim dağınıklık, parçalanmışlık ve düzensizliğin zıddıdır. Bir amaç etrafında buluşturan, ilişkilendiren, kavuşturan, bütünlüğü koruyan, kaosa müsaade etmeyen demektir. Allah Teâlâ birbirine benzeyen şeyleri bir araya getirip topladığı gibi birbirinden ayrı unsurları da bir araya getirmekte, onların iç içe birlikte yaşayacakları düzeni kurmaktadır. Bu ilahi terkibin nasıl gerçekleştiğini anlayabilmek için kâinattaki bütün birleşimleri ve etkileşimleri bilmek gerekir. Bütün bunları yapanın varlıkları en ince noktalarına kadar bildiğinde, yaptığı her işi bilinçli bir hikmetle yaptığında ve tasarladığını hayata geçirecek kudrete malik olduğunda zerre kadar kuşku yoktur. Şüphe yok ki tabiat bilimleri alanında kaydedilen ilerlemeler evrenin tanınmasına, dolayısıyla Câmi’ isminin sırlarının peyderpey açılmasına yardımcı olacaktır.

Müminlerin bir araya toplandığı gün olan cuma gününün de aynı kökten gelmesi ve “toplanma günü” anlamında olması bu açıdan manidardır.

Cemaat kelimesinde de cuma kelimesinde de dikkatimizi çeken belli bir amaç uğruna bir araya gelmektir. Bu açıdan baktığımızda gönülleri ve yolları birleştiren niyetlerin birliğidir.

Kur’an-ı Kerim’de Câmi’

Kur’an-ı Kerim’de yirmiyi aşkın ayette yer alan cem’ kavramı daha çok Rabbimizin kıyamet günündeki cem’ fiilini ifade etmektedir. (Âl-i İmrân, 3/9; En’âm, 6/22; Yûnus, 10/28; Kehf, 18/99; Yâsîn, 36/53) Bu sebeple Kur’an-ı Kerim’de ahiretten “toplanma günü (yevmü’l-cem’)” diye de söz edilmiştir. (Şûrâ, 42/7; Tegâbün, 64/9) Bazı ayet ve hadislerde ise bu ismin O’nun dünya hayatıyla ilgili toplama ve düzenleme fiillerine işaret edilir.

Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de yüce kitabını Allah’tan kullarına uzatılan bir ipe benzetmiş ve bu ipe topluca yapışmamızı emretmiş (Âl-i İmrân, 3/103), bizlere içinde bulunduğumuz topluluğun nelerle meşgul olduğuna dikkat etmemizi ve haddini aşarak Allah’a karşı kasti hata yapanlarla beraber bulunmamamızı emretmiştir. Zira O’nun bildirdiğine göre bu işleri yapanlar ahirette bir araya getirilecektir ve o günde, o işleri yapanlarla bir arada olmak istemeyenler bugünden ayrılmalıdır. (Nisâ, 4/140) Herkesin bir istikameti vardır. Mümin olan kendine hedef olarak hayırları seçer. Çünkü hangi işle meşgul isek o işle meşgul olanlarla bir arada diriltileceğiz. (Bakara, 2/148) Yine müminler, bir iş için bir araya geldiklerinde gerçek bir mazeretleri olmadan orayı terk edip birliği bozmazlar. (Nûr, 24/62) İnsan bu dünyada günah yolunda kimlerin peşinden gittiyse ahirette onlarla bir araya gelecek ve karşılıklı lanetleşecektir. (A’râf, 7/38; İbrâhîm, 14/21)

Câmi’ Tecelli Ederse

Rabbimizin bu ismi inançlarımızda, düşüncelerimizde, iç dünyamızda ve günlük hayatımızda, oradan da tüm toplumla ilişkilerimize kadar çok kapsamlı bir alanda tecelli eder. Öncelikle Allah’ın isimlerinin tamamına iman etmek bu ismin tecelli etmesi için şart olduğu gibi Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmamak, Yüce Yaradan’a nasıl iman ediyorsa O’nun gönderdiği elçilere ve onların getirdiği mesajlara da aynı şekilde inanç ve bağlılık göstermek Câmi’ isminin inanç boyutundaki tecellisidir. Bu ismin tecelli ettiği kişinin düşünce ve duygularında dağınıklık ve tutarsızlık olmaz. İç dünyası böyle olduğu gibi davranışlarında ve işlerinde de tutarsızlık ve dağınıklık görünmez. Bütün işlerini hedefine yönelik bir biçimde birbirini destekleyecek şekilde organize etmeye dikkat eder.

Gazzâlî’ye göre bu ismin tecelli ettiği kişiler basiret ve sabrı kişiliklerinde cemetmiş, hem görüşleri isabetli hem de o görüş doğrultusunda kararlılıkla yürüyen kişilerdir. Çok yönlüdürler. Şahsiyetlerindeki bu zenginlik insanların onlarda kendilerinden bir şeyler görme ihtimalini artırarak mihver kişilik olmalarını sağlar.

Nerede bir düzen ve sistem varsa orada bu ismin tecellisi vardır. Hatta insanlararası ilişkilerde görülen sevgi, bağlılık ve beraberlikler dahi bu ismin tecellisi iledir. (Enfâl, 8/63) İnsan türünün fertleri arasında eş, ebeveyn, evlat, kardeş, meslektaş, arkadaş gibi bağlılıklar ihsan etmek suretiyle aralarında mevcut olan kalbî bağlılık, Câmi’ isminin tecellileriyle gerçekleşen ilahi lütuftan başka bir şey değildir. Allah Teâlâ farklı farklı kimliklerde yaratmış olmasına rağmen iç dünyalarına bir arada yaşama becerisi ve isteği koyduğu insanları, tanışmaya, kaynaşmaya, birbirlerini sevmeye ve ortak hareket etmeye teşvik etmektedir. Bu ismin tecelli ettiği kişiler insanları toplayıcı, ilişkileri koruyucu ve bağları onarıcı özelliklere sahiptirler. İnsanları bir hedef etrafında toplayabilme ve aralarında çıkan sorunları büyümeden çözme kabiliyetleri yüksektir.

Bu ismin bizi davet ettiği bütünleşme ve cemaat olma çağrısına karşın insan nefsi ayrışma, bölünme ve biricik olma temayülündedir. Aslında birey olmadan cemaat olunmaz ise de bireysellikte takılıp kalmak da nefsin azgınlığının neticesidir. Her daim kendi çıkarını öncelemek, bu uğurda aile/millet vesaire topluluğun bölünüp parçalanmasına aldırmamak bu azgın nefsin son mertebesidir.

Editör: Yasin Kurnaz