Aile, toplumu oluşturan en küçük birimdir. Sonraki nesillerin yetişmesinde, maddi ve manevi değerlerin, dilin ve kültürün aktarılmasında en mühim unsurdur. İslam, aile hukuku, eşler arasındaki ilişki, miras hukuku gibi birçok alanda düzenlemeye gitmiş, hükümler ortaya koymuştur. Ayrıca İslam’ın sıla-i rahme riayet etme emri, aile bağlarının korunmasına ve ilişkilerin sürdürülmesine verdiği önemi de ortaya koymaktadır.

Efendimizin ehl-i beyt olarak bilinen ailesi, Müslümanların aile kurumu için en güzel örneği oluşturmaktadır. “Ehl-i beyt” ifadesi Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim’in eşi, Hz. Musa’nın annesi ve Efendimizin eşleri ile ilgili ayetler olmak üzere üç yerde geçmektedir. Daha sonra Resulüllah tarafından da bu ifade kullanılmış, eşleri, çocukları ve torunlarını da kapsayan bir topluluğun ismi olmuştur. Allah Resulü, ehl-i beytini Müslümanlara emanet etmiş, sahabenin önde gelenleri Efendimizin bu emanetini mukaddes bilmiş, neredeyse kendi ailelerinden üstün tutmuştur. Allah Resulü’nün soyu, torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile devam etmiş, Hz. Hasan’ın soyundan gelenlere “şerif”, Hz. Hüseyin’in soyundan gelenlere “seyyid” denmiştir. Efendimizin yadigârı ehl-i beyt ve onların soyundan gelen seyyid ile şerifler, tarih boyunca Müslümanların Resulüllah’a olan muhabbetlerinin yansıması olarak sevilmiş, saygı ile muamele görmüştür. Sahabe sonrası ehl-i beytin mensupları ve hakları İslam devletlerince güvence altına alınmış, Efendimizin ehl-i beyti, daha sonra seyyid ve şeriflerin soyları kayıtlara geçirilmiş, onların gelirleri, sosyal hakları görevlendirilen kimseler ve kurumlarca korunmuştur. Nikâbet denen bu görev nakîbü’l-eşraflar tarafından sürdürülmüştür.

Diyanet Dergisi olarak bu ay “En Güzel Aile: Ehl-i Beyt” başlığını kapağımıza taşıyoruz.

Bu sayımızda bizlere Prof. Dr. Mehmet Bahaüddin Varol, “En Güzel Aile: Ehl-i Beyt”;

İhsan Ünlü, “Ehl-i Beyt Bizim Neyimiz Olur?”;

Prof. Dr. Hanifi Şahin, “Nakîbü’l-Eşraflık Osmanlı’da Ehl-i Beyt Sevgisinin Kurumsal Adı”;

Doç. Dr. Yaşar Akaslan, “Hz. Peygamber’in Ailesi Olarak Sahabe-i Kiram”;

Mehmet Aycı, “Kerbela’nın Yazıları” başlıklı yazılarıyla katkıda bulundu.

Söyleşi konuğumuz Prof. Dr. Mustafa Sabri Küçükaşçı Hocamız.

Muharrem ayı ile başlayan yeni hicri yılınızı tebrik ediyor, Kerbela şehitlerine rahmet diliyorum. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere…

İyi okumalar.

Doç. Dr. Fatih KURT

DergilereAboneOlmakİçinTıklayınız