Allahu Teâlâ kadın ve erkeği aynı özden yaratmış, farklı özellikler donatarak birbirine eş kılmıştır. Böylece insanoğluna aile olma ve neslini devam ettirme nimetini bahşetmiştir. Kadın ve erkeğin fıtraten sahip olduğu fiziki ve biyolojik özellikleri korumalarını emrederken fıtrata müdahaleyi de yasaklamıştır: “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabb’inize karşı gelmekten sakının…” (Nisâ, 4/1) Her iki cinsin arasında sınırlar koyan ve bu sınırları aşmayı yasaklayan Yüce Allah, ancak meşru bir nikâhla kadın ve erkeğin evlenmelerine izin vermiştir.

Günümüzde maalesef, dış kaynaklı ve dış destekli birtakım çevreler fıtratta var olan biyolojik cinsiyeti inkâr etmekte ve bu amacı gerçekleştirmek için cinsiyetsizleştirme ideolojisini çeşitli araçlarla toplumda yaymaya çalışmaktadır. Özellikle bazı yabancı müzik grupları, ikonik karakterler, diziler, sosyal medya fenomenleri üzerinden gençlerin dimağlarına özgürlük adı altında sapkın fikirler empoze edilmektedir. Non-binary (ne erkek ne de kadın gibi davranma ve yaşama), agender, nongendered, genderfree (cinsiyetten bağımsız), genderfluid (akışkan cinsiyet) gibi terimleri gündeme getiren bu ideoloji, aile kurumunu ortadan kaldırmayı hedeflerken insan neslinin devamı açısından da büyük bir tehlike arz etmektedir.

Diyanet Aile Dergisi olarak bu ay dosyamızda fıtratın ve aile yapısının tahribatına yol açan cinsiyetsizleştirme ideolojisini ele aldık. Prof. Dr. Zeki Bayraktar, “Fıtratın Tahribatı Cinsiyetsizleştirme” yazısıyla dosyamıza katkı sundu. Cinsiyet kimliğinden hoşnut olmayan bireylerin “cinsiyet değiştirme” ameliyatları ile gerçekten cinsiyetlerinin değişmediğini altını çizen yazar, transseksüellerin ameliyat öncesinde de sonrasında da ömür boyu yoğun psikiyatrik sorunlar yaşadıklarına ve yaşam sürelerinin azaldığına vurgu yaptı. Doç. Dr. Ahmet Dağ, “Dehümanizasyon Bir Kesişme Dijitalleşme ve Cinsiyetsizleşme” yazısıyla dergimizde yer aldı: “Dijitalleşme ile cinsiyetsizleşmenin kesiştiği bir durumda bize düşen görev; hem doğal cinsiyetlerin hem de hakiki hayat biçiminin varlığını devam ettirmemiz gerektiği üzerinde düşünmek ve bu konuda öneriler sunmak olmalıdır.”

Dr. Hüseyin Arı, Bir Ayet Bir Yorum köşemizde Rûm suresi 30. ayet-i kerime ışığında fıtratı tahrip etmenin, hem insanın biyolojik varlığına hem de o varlığı yaratan Yüce Allah’a savaş açmak olduğuna dikkat çekti. Bu ayki söyleşimizi, Prof. Dr. Özcan Hıdır ile “Kadim Şehir Kudüs” üzerine gerçekleştirdik. Elif Demirci, “Rahmet Nişaneleri Üç Aylar ve Kandiller” yazısıyla ailece rahmet iklimini nasıl değerlendireceğimize değindi.

Diyanet Aile Dergisi 2024 yılında da siz değerli okurlarını ilk günkü kadar güçlü bir heyecanla karşılıyor. Bu yıl aramıza katılan yeni köşe ve içeriklerle okurlarına farklı pencereler açıyor. “Köşedeki Sinema” bölümümüzde her ay ailece seyredebileceğiniz film önerilerimiz ve filme dair değerlendirmelerimizi, "Hatırda Kalanlar" köşemizde unutulan hatıraları siz kıymetli okurlarımızla buluşturduğumuz sayfalarımız, bu yılın yenilikleri arasında yer alıyor.

Sizleri 2024 yılının ilk sayısıyla baş başa bırakırken, ilahi rahmet ve mağfiret ayı olan üç aylarınızı ve Regaip Kandili’nizi tebrik ediyor tüm dünyaya hayırlar getirmesini ve Filistin’de yaşanılan soykırımın son bulmasını diliyoruz. Yeni sayımızda görüşmek üzere…

Dr. Lamia LEVENT ABUL

DergilereAboneOlmakİçinTıklayınız