<p style="text-align: justify;">6/628 ‘de imzalanan <strong>Hudeybiye</strong> Antlaşması’yla Kureyşliler, İslam devletini tanımak zorunda kaldı. Antlaşma tarafların müttefiklerini de kapsamaktaydı. Ancak Kureyş’in müttefiki olan Yemenli Bekr kabilesi, <strong>Huzaalılar</strong>’a suikast yaparak antlaşmayı bozdu. Bunun üzerine Peygamberimiz, <strong>Kureyş</strong>lilerden saldırıda ölenlerin diyetini ödemelerini, aksi takdirde savaşın söz konusu olduğunu bildirdi. Diyet ödemeyi reddeden Kureyşliler, reisleri <strong>Ebu Süfyan</strong>’ı anlaşmayı yenilemek üzere Medine’ye gönderdiler. Fakat bir sonuç elde edemediler. Mekke’yi fethetmeye karar veren Efendimiz, kan dökülmemesi ve düşmanı hazırlıksız yakalamak için hedefi gizli tutarak sefer hazırlığına başladı. Gerekli tedbirler alındı ve Peygamberimiz, kalabalık bir orduyla yola çıkarak 20 Ramazan 8’de (11 Ocak 630) <strong>Mekke</strong>’yi fethetti. Fethu’l-Fütuh olan Mekke’nin fethiyle Kâbe putlardan temizlenmiş, kalpler İslam’a açılmış, Hicaz’da İslam’ın üstünlüğü tesis edilmişti. 8 yıl önce hicret etmek zorunda bıraktıkları Rahmet Peygamberi, muzaffer bir komutan olarak geri dönmüş ve bütün Mekkelileri bağışlamıştı.</p> <p style="text-align: justify;"><strong>SÖZÜN ÖZÜ</strong></p> <p style="text-align: justify;"><em>İlim ve sanat ittifak görmediği ülkeyi terk eder. İbn Sina </em></p> <p style="text-align: justify;"><em>Saksıdan yabani ot diye söküp attığımız şey, yarın saksınınkinden daha şahane bir çiçek olabilir. Arif Nihat Asya</em></p>