İyiliğin öncüsü Resûlullah Efendimizin çoğumuz tarafından bilinen bir hadisi vardır: “Sizden biriniz bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin; eğer buna gücü yetmezse diliyle müdahale etsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle nefret etsin. Bu ise imanın en aşağı derecesidir.” (Müslim, İman, 78)

Mümin, duyarlı ve sorumlu insandır. Çevresinde olup bitenlere duyarsız, dünya yansa umurunda olmayan, kendi işi ve ihtiyacı dışında kimseyle ilgilenmeyen bir tavır mümine yakışmaz. Mümin, kendisinin olduğu kadar, yaşadığı ortamın ve diğer insanların da iyiliğini ister. Sadece insanların mı? Hayır. Yüce Yaratıcı’nın eseri olan tüm tabiatın, bütün kâinatın iyiliğini önemser. Kısacası mümin için dünya hayatı aslında bir iyilik serüvenidir.

Ama gel gör ki dünya hayatının doğası gereği iyilikle kötülük yan yanadır. Şairin dediği gibi, “Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir!” Mümin bu akışta testisini iyilik oluğundan doldurmak, ömür bahçesini iyilik kanalından sulamak isteyen insandır. İyi ve güzel olan ne varsa mümin onun peşine düşer. Doğru ve helâl olan ne biliyorsa mümin onu çoğaltır. Bir konuda karar verirken, bir işe emek harcarken, bir kimseye söz söylerken daima iyi olanı, dinin iyi dediğini tercih eder.

İmanımızdan beslenen bir iyilik çabasıyla yaşamaktır hepimizin muradı. Bu çabanın bir parçası da kötülükle mücadeledir. Demiştik ya, mümin duyarlı ve sorumlu insandır. Elindeki her türlü imkânı kullanarak kötülüğe karşı çıkmak mümin olmanın gereğidir. Kötü kararlar, kötülüğü destekleyen harcamalar, kötüleri koruyan söz ve davranışlar karşısında sessiz kalamaz mümin. Dur der, sus der, hayır der…

Bir kötülük gördüğümüz an harekete geçmeyi emreder Peygamberimiz. İşte bu hadis, her gün uygulama alanı bulacak kadar günceldir. Aile içi ilişkilerden başlamak üzere genişleyen halkalar hâlinde düşündüğümüzde, müdahale edilmesi gereken irili ufaklı kötülüklerin farkına varırız. Üzücüdür bu durum. Ama gerçektir. Kötülerle ve kötülükle mücadele kıyamete kadar sürüp gidecektir. Burada önemli olan, kötülük karşısında duyarsızlaşmamak, kötülüğü kanıksamamaktır.

Kötülük Gazze’den Refah sınırına doğru oluk oluk akıyor.

Kötüler gemi azıya almış, sırtını dünyaya dönmüş, kulağını çağrılara tıkamış koşuyor.

Kötülüğe alışmayın!

Daha kötüsünü görünce, yedi aydır sürenin de kötülük olduğunu unutmayın.

Aradan zaman geçince kötülüğü sindirmeyin.

Köşeye sıkıştıkları için yarın özgürlük ve barıştan dem vurduklarında kötülerin sinsi oyunlarını kabullenmeyin.

Elinizle, dilinizle, kalbinizle, kaleminizle, paranızla, duanızla, tek tek ve hep birlikte kötülüğe engel olun.

İyilikten yana olma vazifemiz henüz bitmedi, bitmeyecek…