<h3 style="text-align: justify;"><strong>Mescid-i Aksa ve Kubbetü's-Sahra</strong></h3> <p style="text-align: justify;">İslam’da yeryüzü müminler açısından mescit kabul edilse de bazı mescitler, sahip oldukları dinî-kültürel mirastan dolayı Allah’a kulluğun ve insanlar arasında kardeşliğin derinden hissedildiği, birçok peygamberin hatırasını barındıran müstesna mekânlardır. Hz. Peygamber “Ancak üç mescidi ziyaret amacıyla yolculuğa çıkılır: Mescid-i Haram, benim bu mescidim (Mescid-i Nebevî) ve Mescid-i Aksa.” (Buhâri, Fazlus-Salati Fi Mescidi Mekke vel-Medine, 1) buyurarak bu mekânların önemini vurgulamıştır.</p> <p style="text-align: justify;">Filistin’in başkenti Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa, yapımına Hz. Dâvûd zamanında başlanıp Hz. Süleyman’ın tamamladığı Süleyman Mabedini de içine alan külliyeye karşılık gelir. Hicaza bir aylık mesafede bulunduğu için “aksâ” yani “en<br /> uzak” denmiştir.</p> <p style="text-align: justify;">Kubbetü’s-Sahra ise Kudüs’ün fethinden sonra Hz. Ömer’in yaptırdığı mescidin yerine inşa edilen, Hz. Mûsâ’nın kıblesi olduğu bilinen havada asılı taştan ismini alan, zaman zaman insanlar tarafından Mescid-i Aksa ile karıştırılan İslam’daki kubbeli mimarinin ilk örneği olan mukaddes mekândır.</p>