Genel anlamda üç mesajı bulunur.

İlki cahiliye düşüncelerinden kurtulmaktır. Enam suresinin ana konusu olan cahiliye dönemi müşrik Arapların hataları sıralanmaya devam etmektedir. Bunlar; Allah’tan başkasının hükmünü kabul etmek, putlar için kurban kesmek, çocuklarını diri diri toprağa gömmek, yetime kötü davranmak, ölçü ve tartıda haksızlık yapmaktır. Enam suresi, cahiliye düşüncesine karşı İslam’ın tevhid inancının ortaya konulduğu bir söz/dua ile sona ermektedir.

İkincisi şeytana karşı dikkatli olmaktır. Bu cüzde ayrıca Araf suresi başlamaktadır. Önceki surelerde haktan sapan vahiy toplumlarından örnekler verilmişti. Yahudiler, Hristiyanlar ve cahiliye Arapları... Bu surede ise tevhid ve şirk mücadelesinin ilk insan Hz. Adem ile başladığı; bu açıdan peygamberlerin tevhid ve doğruluğun temsilcileri, şeytanın ve avenesinin ise şirk ve sapkınlığın temsilcileri/ana sebepleri olduğu belirtilmektedir. Burada güzel bir uyarı bulunmaktadır: “Ey Adem oğulları, dikkat edin! Şeytan, atalarınız (Adem ile Havva’yı) ayıp yerlerini kendilerine göstermek (rezil etmek) için elbiselerinden soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de kandırmasın/aldatmasın. Şeytan ve avenesi, hiç fark edemeyeceğiniz şekilde pusuda beklerler!..” (A’raf, 7/27). Hz. Adem ve Havva hatalarını anlayıp tövbe ettiler ve kurtuldular. Şeytan ise hatasında hâlâ ısrar etmektedir.

Üçüncüsü ise arada kalmamak, kararsız olmamaktır. Bu cüzün son kısmında ise, sureye adını veren Araf konusu zikredilmektedir. Araf, urf kelimesinin çoğulu olup yüksek yerler manasındadır. Bu terim cennet ile cehennem arasındaki bölgede bulunan yüksek yerler veya tepeler için kullanılmaktadır. Sahabeden gelen habere göre, Araf’ta duran kişiler günah ve sevapları eşit olan Müslümanlardır. Allah onlar hakkında hükmedinceye kadar bu ara tepede duracaklardır.