<p style="text-align: justify;"><strong>İstanbul Müftülüğünce yayımlanan Din ve Hayat dergisinin son sayısının kapak konusu olan "Oyun ve Eğlence" konusunda panel düzenlendi. </strong></p> <p style="text-align: justify;">Panele katılan İstanbul Müftüsü <strong>Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz</strong>, meşru oyun ve eğlencenin tabii bir ihtiyaç olduğunu belirterek, "Dini yükümlülükleri örselemeyen dinlenme, oyun ve eğlenceler, ibadet sevabı kazandırmaktadır. Müslüman, hayatı şevkle ve canlılıkla yaşayabilen neşeli mütebessim insandır." dedi.</p> <p style="text-align: justify;"><strong>Ümraniye Belediyesi Nikâh Sarayı</strong>'nda düzenlenen panelin açılış bölümünde konuşan <strong>Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz</strong>, İslam'a göre insanın her yaş seviyesinde mutluluk ve huzur üzerine yaşamasının esas olduğunu söyledi.</p> <p style="text-align: justify;">Bu yüzden meşru oyun ve eğlencenin tabii bir ihtiyaç olarak görüldüğünü belirten <strong>Yılmaz</strong>, "Dini yükümlülükleri örselemeyen dinlenme, oyun ve eğlenceler, ibadet sevabı kazandırmaktadır. Müslüman, hayatı şevkle ve canlılıkla yaşayabilen, neşeli, mütebessim insandır." ifadelerini kullandı.</p> <p style="text-align: justify;">Hz. Peygamber'in eşlerini bayram merasimleri ve musiki meclislerinden mahrum bırakmadığını dile getiren <strong>Prof. Dr.</strong> <strong>Yılmaz</strong>, İslam âlimlerince de oyun ve eğlencenin olumlu yönleriyle değerlendirilerek aşırılığa kaçmadan insanın çalışma ve ibadet gibi asli görevlerini daha güzel yapmasına yardımcı faaliyet olarak görüldüğünü kaydetti.</p> <p style="text-align: justify;">Bugün modernizm ve sekülerizmle oyun ve eğlence anlayışının savrulduğunu vurgulayan <strong>Yılmaz, </strong>sosyal medya, televizyon ve tüketim kültürüyle ilgili eleştirilerde bulunarak sözlerini şöyle tamamladı:</p> <p style="text-align: justify;">"Medeniyetimizde eğlence kültürü anlık haz ve sevinç değil, unutulmaz hatıralar yaşatan bir değerler aktarımıdır. İrfan geleneğinde eğlence kültürünün merkezi tekkelerdi. Tekkeler, sanatın, sporun, folklorun ve meşru eğlencenin yaşandığı atmosferlerdi. Anadolu insanının eğlencesi zikrullahtı. Oyun ve eğlencesi zikr-i ilahi olanın Hakk'a coşkusu da yüksek olur."</p> <p style="text-align: justify;"><strong>İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz</strong>'ın moderatörlüğünde düzenlenen panele Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi <strong>Doç. Dr. İsmail Pırlanta,</strong> Türkiye İzcilik Federasyonu Başkanı <strong>Hasan Subaşı </strong>ve İstanbul Şehir Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü <strong>Dr. Öğretim Üyesi Fatıma Tuba Yaylacı</strong> konuşmacı olarak katıldı.</p> <p style="text-align: justify;"><strong>“Hz. Muhammed, sadece vurmalı çalgıları onaylamıştır' anlayışı doğru değil"</strong></p> <p style="text-align: justify;">Hz. Muhammed (s.a.s.) döneminde oyun ve eğlence hayatı üzerine konuşan Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi <strong>Doç. Dr. İsmail Pırlanta</strong>, Hz. Peygamber'e göre meşru eğlence şeklinin içerisinde Allah'a isyan barındırmayan, ibadetten alıkoymayan; haramı, günahı teşvik edici olmayan, insan sağlığını tehdit eden unsurlar barındırmayan, birlik ve kardeşlik ruhuna aykırı olmayan eğlence şekilleri olduğunu dile getirdi.</p> <p style="text-align: justify;">Hz. Peygamber dönemindeki eğlencelerden örnekler veren <strong>Doç. Dr. Pırlanta</strong>, çalgı konusuna da değinerek "Hz. Muhammed, sadece vurmalı çalgıları onaylamıştır, diğer üflemeli, telli çalgılar musikide kullanılmaz.' şeklinde bir anlayış var. Bu doğru değil. Çünkü Hz. Peygamber, çalgı aletlerini onların yapıldığı tarzlardan ötürü yasaklamaktan ziyade onlardan çıkan nağmelerin İslam'ın özüne uygun olup olmadığıyla ilgileniyor." ifadelerini kullandı.</p> <p style="text-align: justify;">Hz. Peygamber'in güreş ve okçuluk gibi spor dallarını da sevdiğini aktaran <strong>Pırlanta</strong>, bu alanda şartların eşit olmasına dikkat ettiğini vurguladı.</p> <p style="text-align: justify;"><img alt="" src="https://www.diyanethaber.com.tr/images/upload/istanbulda_oyun_ve_eglence_paneli_h3985_360a6.jpg" style="width: 680px; height: 415px;" /></p> <p style="text-align: justify;"><strong>“Çocuk oyunla öğrenir, pratik eder ve içselleştirir"</strong></p> <p style="text-align: justify;">Şehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü <strong>Dr. Öğretim Üyesi Fatıma Tuba Yaylacı </strong>ise çocukların oyunsuz gelişemeyeceğini belirterek bilişsel gelişim için oyunun önemi üzerinde durdu.</p> <p style="text-align: justify;">Çocukların oyunla hayata dâhil olduğunu dile getiren <strong>Yaylacı </strong>şunları aktardı:</p> <p style="text-align: justify;">"Çocuk oyunla öğrenir, pratik eder ve içselleştirir. Kendisini de bu şekilde keşfeder. Erken çocukluk döneminde oynanan serbest oyun, çocuğun öz kontrolünün gelişmesinde, yani iradesinin güçlenmesinde anahtar rol oynar. Çocuğa oyun oynamayı öğretmeniz gerekmez, o zaten bu işte ustadır. Çocuğun insan olma çabası yeterli şartlar oluşturulduğunda kendiliğinden akan nehir gibi hep oradadır. Elinden tutup parka götürdüğümüz çocuğun kaydıraktan kayıp salıncakta sallanmasını bekleriz. Oysa çocuğun oyunu yol boyu yerdeki karıncaları ve kaldırım taşlarının desenlerini gözlemlemek olabilir."</p> <p style="text-align: justify;">Türkiye İzcilik Federasyonu Başkanı <strong>Hasan Subaşı</strong> da çocukları yetiştirmede oyunun önemi üzerinde durdu.</p> <p style="text-align: justify;">Federasyon olarak yaptıkları <strong>"Camiler Oymağımız Olsun", "Kafkas İslam Ordusu", "Allahuekber Dağlarında Yürüyüş", "Çanakkale'de 57. Alay Seremonisi" </strong>faaliyetlerinden bahseden <strong>Subaşı</strong>, yaptıkları her faaliyetin manevi bir hedefi olduğunu kaydetti.<br /> </p>