DİTİB

Gelsenkirchen’de Peygamber sevgisi salonlara sığmadı

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı Mescid-i Aksa Camii'nde Mevlid-i Nebi coşkusu yaşandı.

Abone Ol

Gelsenkirchen-Hassel Mescid-i Aksa Camii Konferans Salonu’nda Mevlid-i Nebi Haftası kapsamında düzenlenen etkinliğe; Münster Başkonsolosu Arif Hakan Yeter, DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, DİTİB Dini Danışma Kurulu başkanları Fatih Keskin (Münster), Ramazan Tupal (Düsseldorf), NRW DİTİB Eyalet Birliği Başkanı Durmuş Aksoy’un yanı sıra bölge cemiyet başkanları, din görevlileri ile çok sayıda davetli katıldı.

Program, Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından NRW DİTİB Eyalet Birliği Başkanı Durmuş Aksoy ve Münster DİTİB Dini Danışma Kurulu Başkanı Fatih Keskin’in açılış konuşmasıyla başladı.

- "Mevcudiyetimizle İslam'ın güzelliklerini temsil ediyoruz"

Camilerin toplumsal kimlik ve değerlerin oluşmasındaki rolüne değinen Münster Başkonsolosu Arif Hakan Yeter, "Almanya’nın her kasabasında ve en ücra köşesinde mevcudiyetimizle İslam'ın güzelliklerini temsil ediyoruz." dedi.

Camilerin gölgesinde yapılan faaliyetlerin maneviyatına değinen Yeter, "Türkiye'de de çok sosyal faaliyetlere katıldım. Burada farklı bir mana var. O mana farklılığının tek sebebinin camilerin gölgesinde yapılmış olması. Bunları düşünürken aklıma çocuklar geliyor. Ne kadar talihli çocuklar diyoruz. Kendimi de o bakımdan talihli olarak görüyorum. Bu camilerin hepsi benim için çok kıymetli. Camilerde hayır çarşılarını gezerken büyüklerimizin samimi ve cemiyetlerine hizmet etme çabalarını gördüm. Peygamber sevgisiyle, Allah aşkıyla ortaya çıkmış olan eserler, yani camiler aslında ‘İslam’ demek. Camiler hayatın sıfır ve sıfırlanma noktasıdır. İnsan bir kul olduğunu en derin orada hissedebiliyor. Peygamber sevgisi, Allah aşkı bunlar hepimizin kalbinde var. Ama dünyanın meseleleri arasında bazen bunları unutabiliyoruz. Ancak caminin korusuna sığındığımızda bunların tam manasıyla hissedebiliyoruz. Duygularımızda, fikirlerimizde, günlük işleyişlerimizde cami olduğu müddetçe bu hayat bereketli bir hayattır. Bu hayat güzel bir hayattır." diye konuştu.

DİTİB Münster Tasavvuf Musikisi Korusu’nun ilahi dinletisinin ardından, DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, "Peygamberimiz, İman ve İstikamet" konulu konferans verdi.

Mevlid-i Nebi haftasının önemine değinen Kuzey, haftanın bütün İslam alemine hayırlar getirmesini temenni etti.

- "İman, insan hayatın olmazsa olmazıdır"

Kuzey, "İman ve istikamet, Allah'a iman etmek, sonra da istikamet üzere bir hayat sürebilmektir. İşin başında iman var. Peygamber Efendimiz diyor ki, ‘İlk önce Allah'a iman ettim’ de, sonra istikamet üzere ol!’ İman insan  hayatın olmazsa olmazıdır. Çünkü biz imanla değer kazanıyoruz. İmanla insan oluyor ve özgürleştiriyoruz. Bu dünya hayatını değerli kılan ve bu dünyadan ayrılırken de netice itibariyle olmazsa olmazımız imandır. Çünkü imansız bir hayat imansız bir yüklü gönül, şairin de dediği gibi ‘sinede yüktür’. Onun için iman bizim olmazsa olmazımızdır. Kur'an imana davettir ve imanın ta kendisidir. Yüce Rabbimiz göndermiş olduğu ilahi kelamıyla bizi imana davet ediyor. Her cümlesinde, her ayetinde, her suresinde bize farklı örneklerle farklı ifadelerle ama hep aynı hakikatin üzerini vurgulayarak, bu dünyadaki varlık gayemizin iman olduğunu bize hatırlatıyor." ifadelerini kullandı.

- "İman, insanı en doğru yola yönelten ilahi bir rehberdir"

Peygamberimiz ve sahabe arasındaki hatıralardan da bahseden Kuzey, "Ayet-i kerimelere baktığımız zaman Yüce Rabbimiz bize kâinattan örnek veriyor. Ve hepsinde de bizi imana davet ediyorlar. Bütün bu gördüğünüz devenin de, göklerin de, yerin de, dağların da sahibi olduğunu ve kurtuluşun O’na teslimiyetten geçtiğini O’na kulluktan geçtiğini ve özünde de iman olduğunu bize vurguluyor." dedi.

- "Birbirinize iyiliği, güzelliği, hakkı tavsiye etmemiz gerekiyor"

İman kalpte, gönülde, davranışlarda yerleşmeden istikamet kurmanın mümkün olamayacağını söyleyen Kuzey, konuşmasını şöyle tamamladı:

"İnsanoğlu değişik evrelerden, değişik dönemlerden geçiyor. Asrımızda da teknolojinin çok hızlı bir şekilde ilerlediği, ama insanoğlunun bir o kadarı daha depresyon hastalığına yakalandığını görüyoruz. Çünkü gönüllerin, kalplerin ilacından uzaklaştığımızı görüyoruz. Tabii bu hastalık sadece bu devrin hastalığı değil. Ama özellikle son dönemde insanın yalnızlaştığını, insanın teknolojinin esiri haline geldiğini görüyoruz. Onun için aslında hayata anlamlandıran, imanın olduğunu bilmeliyiz. İmanın bize yön ve istikamet vermesi gerekiyor. İman kalpte, gönülde, davranışlarda yerleşmeden istikamet kurmamız mümkün değildir. Onun için istikamet kalpte başlıyor. Birbirinize iyiliği, güzelliği, hakkı tavsiye etmemiz gerekiyor. Yani dilde doğrulukla, amelde doğrulukla, amelde işte haram, helal dengesiyle yapmamız gereken kulluğumuzla, sabır, şükür dengesiyle, iyi arkadaşlarla iyi insanlarla birlikte o istikameti sağlamamız gerekiyor."

Program çiçek takdimi ve yapılan dua ile sona erdi.